0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

FUTBOLUMUZ VE ÇİLEKEŞ TARAFTARLARI

Her spor dalı gibi futbol sporu da insanlar arasında kolayca dostluk bağlarının kurulmasına ön ayak olmakta. Bu dostluk bağının kolayca nasıl kurulduğunu daha iyi anlamak için eşofmanlarınızı giyip, sahaya inmeli ve de binbir beceriyle meşin yuvarlağın peşinden koşarak oynarken, yeri geldiğinde ona ayağınızın tüm gücüyle vurarak üç direğin arasından geçirip bir gol atığınızda duyduğunuz haz sayesinde daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum.

Hoş, sohbetlerimiz arasında bizler daha çok futbolu konuşuruz. Çünkü ülkemde spor eşittir: ”Futbol” anlamına gelmektedir maalesef…

Konu futbolda açılınca ağzı olan herkes konuşur, ateşli tartışmalara da gireriz; Televizyonda, iş yerinde, sokakta, kahvede kısacası her yerde konuşuruz. İşin garip tarafı da Futbolu Teknik direktörden daha iyi bilir, daha iyi tahlil eder ve daha iyi ilk 11’i sahaya süreriz. Bir başka sorunumuz da Hani ülke nüfusumuzun üçte biri Fenerbahçeli, diğer üçte biri Galatasaraylı ve en son üçte birlik bölümü de Beşiktaşlılar oluşturuyor diye bağırır dururuz. (Ah ahhhh seyreden ama uygulamayan bir toplum olup çıktık! Bu durumdan rahatsızlık duyan da yok işin kötüsü!..). 

Eee hani nerede kaldı Adana’lılar, Bursa’lılar, Ankara’lılar, İzmir’liler ve dahası Trabzonlular? Hani bize her yer Trabzon’du diye naara atan Trabzonlu kardeşlerim? Bu şehir takımları yok mu sayılıyor bu ülkede? Yine Avrupa’nın en iyileri Almanya’nın Bayern Münih’i, İspanya’nın Barcelona’sı ve de Real Madrid’i acaba bu takımların kaç tane oyuncusu Münihli, Barselonalı ya da Madridli? Belki de hiçbiri, ama artık günümüzde öyle bir taraftar ruhu oluştu ki; bizleri hiç ama hiç tanımayan o kulübün oyuncuları belki de bizden habersiz, kendilerine meslek edinmiş oldukları Futboldan oldukça önemli kazançlar elde ediyor ve kulüplerine dolayısı ile o ülkenin ekonomisine katkı da koyuyorlar.

Esas konumuz ve bu ateşli tartışmaları yapan, bazen 12 ci güç, bazen statların kapatılmasına neden olan canavar, bazen de o şehrin sembolü olan taraftarlar son yüzyılımızda çok farklı bir bir şekle girmiş bazen canından olmuş, bazen de mahkûm olmak zorunda kalmış ve bazen de çok sevdiği futbol sporunu izleme olanaklarından yoksun bırakılmıştır.

Günümüz teknolojisi aracılığı ile artık şiddete baş vuranların daha çabuk ele geçtiği ve büyük cezalara çarptırıldığının yanı sıra temsil ettiği ülkeyi de ne kadar zor durumda bıraktığını unutmamız gerekmektedir.

Ama tüm bunların altında yatan önemli nedenlerden bir tanesi iletişim eksikliği ve taraftarların sağlıklı bir biçimde örgütlenmemiş ve eğitilmemiş olmasıdır. Bu doğrultuda uzun yıllardır çabaladığımız taraftarlarımız için çok önemli bir başlangıcı buradan Tüm Futbol sever taraftarlarla paylaşmak isterim. Haksızlığa uğramış olduğunuzu düşünüp hemen buna karşı şiddete baş vurmak yerine bir-iki dakika düşünüp, şayet şehrinizi ve şehrinizin takımını seviyorsanız tüm taraftarlar olarak bir şemsiye altında toplanırsanız güçlü olursunuz. Dağınık ve paramparça olduğunuz sürece hep zarar görecek ve hep dışlanacaksınız.

Tabi burada futbol taraftarlarının çok farklı sosyo kültürel kesitlerden geldiklerini ve çok farklı kişiliklerinin olduğunu ve bu taraftarların beklentilerinin de çok farklı olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim! Takımına; senin için ölürüm, renklerine söz söyletmem! Diye methiyeler yapan döneminin çoktan geçmiş olduğunu hatırlatmak isterim. Ve hiçbir kişinin takımı için ölümü hak ettiğine inanmıyorum. 

Futbol artık globalleşen dünyamızın önemli bir pazarı olduğunu ve bu pazardan payını alanların kimler olduğunu bilmeyen yok! Ülke sporumuza hizmet veriyor adı altında bazı kulüplerimizin hala yerel yönetimlerin koruması altında faaliyetlerini yürüttüklerini, bizlerin alın teri vergileriyle hangi hesaplarından kesilen paralarla nasıl beslendikleri ve üstüne üstlük nasıl ahkam kestiklerini sağır Sultan bile biliyor. Bunları görememek daha da acı ve üzüntü veriyor bana!

Prof. Dr. Seyhan HASIRCI