Egetürk’te daha fazla üretim için uzun çalışma dayatılıyor

Egetürk’te daha fazla üretim için uzun çalışma dayatılıyor

ABONE OL
21:01 - 28/10/2019 21:01
Egetürk’te daha fazla üretim için uzun çalışma dayatılıyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 

Almanya’daki en büyük Türk salam ve sucuk fabrikası olan Egetürk’te huzursuzluk devam ediyor. İşverenin işçilerin yarısından fazlasının üyesi olduğu Gıda Sendikası (NGG) ile toplu sözleşme için masaya oturmak istememesi üzerine yapılan iki uyarı grevin ardından işyerinde huzursuzluk daha da büyümüş durumda.

Sendikayla masaya oturma yerine bu yıl içinde iki kez maaşlarda toplam yüzde 10 zam yapan işveren Ahmed Eden, sendikayı işyerine koymamakta ısrar ettiği gibi, var olan İşyeri Temsilciliği (Betribsrat) üzerinde de baskıyı yoğunlaştırıyor. Böylece son birkaç yıldır elde edilen bütün kazanımlar yok edilmek isteniyor. Bunun üzerine sendika üyesi işçileri geçtiğimiz cumartesi günü Alman Sendikalar Birliği (DGB) Köln Şubesinde toplayan NGG ve işyeri temsilciliği, gelişmeler konusunda işçileri bilgilendirdi.

Sendikayla masaya oturmadan zam artışı yaparak, sendikanın işyerine resmen girmesini önüne geçmek isteyen işveren, ardından işçiler arasında bölünmeyi derinleştirmek için yeni teklifler sundu. İlk olarak kıdem tazminatının artırılması önerildi. Yıllara göre önerilen kıdem tazminatı saat başı 20 sentten başlayarak, 3 avroya varan değişen miktarlar önerildi. Buna göre 2-5 beş yıl arasında çalışanlara saat başı 20 cent önerilirken, 20-25 yıl arasında çalışanlara saat başı 2 avro, 25-30 yıl çalışanlar için saat başı 2,5 avro, 30 yıldan fazla çalışanlara ise saat başı 3 avro kıdem tazminatı önerildi. Ancak Ahmet Eden, işçiler tarafından cazip bulunan bu teklife çalışma sürelerinin artırılması şartına bağlayarak bunun işyeri temsilciliği tarafından onaylanmasını şart koştu. Sunulan kıdem tazminatı teklifini imzalayarak işverene veren işyeri temsilciliği, çalışma sürelerinin daha fazla üretim için artırılmasına ise karşı çıktı.

ESNEK ÇALIŞMA UYGULANMAK İSTENİYOR

Düzenlenen işçi toplantısında işveren tarafından sunulan ve işyeri düzeyinde geçerli olması planlanan anlaşmada işçilerin aleyhine pek çok maddenin olduğuna dikkat çeken NGG Sendikası Yöneticisi Thomas Bernhard, “İşveren açıkça 8 saatlik günlük çalışma süresini 10 saate çıkarmayı amaçlıyor. İşyerine daha fazla işçi alma yerine var olan işçileri daha uzun çalıştırarak faza-la üretim için hedefine varmak istiyor” dedi.

İşveren tarafından sunulan teklifte, işe başlama saati 05.00, 06.00, 07.00 olarak sunuluyor. Paydos saatinin 16.00 olduğu Egetürk’te böylece çalışma süresi öne çekilerek 10 saate çıkabiliyor. Daha önce işyeri temsilciliği ile yapılan anlaşmada günde en fazla bir, haftada üç saat uzun çalışma mümkün hale getirilmişti. İşveren şimdi bu süreyi günde 2, haftada 5 saate çıkarmayı dayatıyor. Böylece esnek çalışma uygulanmak isteniyor. Şimdilik işçilerin istedikleri zaman işyerine gelebileceklerini, istedikleri zaman gidecekleri şeklinde propaganda yapılırken, bu model asıl olarak, işverene çalışma sürelerini istediği şekilde ayarlama imkânı veriyor. En önemlisi de bu konuda işyeri temsilciliğinin söz ve karar hakkı elinden alınıyor. Sendikadan sonra işyeri temsilciliğinin de patronun hedefinde olduğu, toplantıya katılan temsilcik üyeleri tarafından ifade etti.

NGG temsilcisi toplantıda ayrıntılı olarak işçilere sendika ile işyeri temsilciliği tarafından imzalanan anlaşmaların farkını anlattı. Sendika ile yapılan anlaşmaların işverenler tarafından kolay bir şekilde geçersiz sayılamayacağını söyleyen Bernhard, işyeri temsilciliğiyle yapılan anlaşmaların ise kolayca feshedilebileceğine dikkat çekti ve örnekler sundu. Bu nedenle, Egetürk patronun sadece işyeri temsilciliğinin imzasına sunduğu anlaşmaları her an iptal edilebilecek. Bu durum kıdem tazminatı için yapılan teklif için de geçerli.

İŞÇİ SAYISI AZALDIKÇA KÂR ARTIYOR

Sendikacı Bernhard, duvara yansıttığı grafiklerde ayrıntılı olarak Egetürk’te çalışan sayısı artarken, patronun kârının arttığı somut olarak gösterdi. Ayrıca her işçinin yılda tam bir milyon avroluk ciro yaptığını anlattı. Rakamı duyan işçiler şaşkınlıklarını gizlemeden ifade ettiler. Zira yıllık brüt gelirleri en fazla 30-35 bin avro olan işçilerin yarattığı değerin büyük bir bölümü patronun kazasına giriyor.

Sendikacı Bernhard’ın anlattıkları arasında dikkat çeken bir başka önemli nokta ise çalışanlar arasında ücret farklarının çok fazla olmasıydı. Bernhard, bazı çalışanlara 600 avro daha fazla maaş verildiğini ifade ederek, “Sendika olarak biz aynı işi yapan herkese aynı ücretin verilmesini savunuyoruz. Ancak Egetürk patronu işçileri bölmek için bazılarına bilmediğimiz nedenlerden ötürü daha fazla maaş veriyor” dedi.

Günde 150 ton etin işlendiği; sucuk, salam ve pastırma haline getirildiği işletmede arzın attığı, depoların boşaldığı toplantıya katılan işçiler tarafından ifade edildi. Bu nedenle son zamanlarda üretimin artırılması için çeşitli yollara başvuruluyor. Bunların başında ise makinelerin hızının artırılması geliyor. Yıllardır fabrikada çalışan işçiler, hızlandırmanın asıl olarak “üretimi düzenleme” görevine yeni atanan patron Ahmet Eden’in eşi tarafından yapıldığını söylüyor. Aynı işçiler makinelerin ayarının hızlandırılması durumunda kesinlikle bozuk malların çıkacağını söyleyerek uyarıda bulundu. Buna rağmen, üretimi artırmak için plan üzerine plan yapan patronlar, bu uyarıları pek kulak asmıyorlar.

HER İŞÇİNİN NEDEN İKİ İŞİ VAR?

İlk uyarı grevinden bu yana konuştuğumuz pek çok işçi maaşı yetmediği için ikinci bir işte çalıştığını anlatıyor. Kimisi gazete dağıtıyor, kimisi temizlikçilik yapıyor. Hal böyle olunca çoğu zaman ya yorgun işe gidiyorlar ya da işten çıktıktan sonra yorgun şekilde başka bir işe gidiyorlar. Bu yorgunluk, bir işçinin değişiyle, “Araba kullanırken ya da makine başındayken bazen gözlerim kapanıyor” düzeyine çıkıyor.

Maaşlar düşük olduğu için dışarıda ikinci bir iş yapmak zorunda bırakılan işçiler bu nedenle, fazla mesaiden yana. Zira, bütçe açığını ancak fazla mesaide alacakları parayla kapatacaklarını umuyorlar. 8 saat bir işyerine çalışan işçilerin insanca yaşayabilecekleri bir maaşa sahip olmaları gerektiğini söyleyen Bernhard, “İşverenle masaya oturduğumuzda ilk işimiz daha fazla ücret talep etmek olacak. Daha biz masaya oturmadan zam yapmak zorunda kaldı. Çünkü yeterli kadar parası var. Olduğu için de kıdem tazminatıyla göz boyuyor. Biz hem kıdem tazminatını hem de maaş artışı istiyoruz. İşçiler işten çıktıktan sonra başka bir işe gitmek zorunda kalmamalı ve dinlenmek için evlerine gitmeliler. Bu insanlar ne zamana kadar mesai yaparak, uzun çalışarak yaşayabilirler” diyor.

İşveren Ahmet Eden ve ona yakın olan bazı görevliler sürekli işçiler arasında “Biz bir aileyiz”, “Hepimiz Türk’üz” diyerek, firmanın imajının zedelenmemesi çağrısında bulunuyorlar. Ancak kendileri, kârlarından biraz da olsa feragat edip, işyerinde huzurlu bir çalışma ortamı sağlamaya yanaşmıyorlar. İlk grevden sonra tam tersine huzursuzluğu büyütmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Mobbing uyguluyorlar. Uyarı grevine katılan ve kiralık firmadan gelen iki işçiyi hiç dinleme ihtiyacı duymadan işten çıkardılar. Böylece, diğer işçilere gözdağı vermeye çalıştılar. Ancak, bugüne kadar çalışma koşullarında iyileştirmeler sağlayan işyeri temsilciliği etrafında kenetlenen işçiler hakları için sonuna kadar birlikte hareket etmeye kararlı. Çünkü, işverenin çalışma sürelerini esnekleştirmesi, işyeri temsilciliğinin yetkilerini elinde alması durumunda her şeyin çok daha zor olacağının farkında. (Kaynak: yenihayat.de)

ha-ber.com/Yücel Özdemir/Köln

Inal

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.