DEMOKRASİ GEREKİR!

ABONE OL
23:31 - 03/09/2022 23:31
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Günümüz dünyasında, 21. yüzyılda artık ülkelerin yönetim biçimleri ile ilgili kabul edilen model demokrasidir.

Demokrasi dünyanın pek çok ülkesinde farklı denge – denetim mekanizmaları ile uygulanmaktadır.

“Halkın yönetimi” olarak anladığımız DEMOKRASİ artık günümüzde hemen, hemen herkesin bildiği bir yönetim biçimidir.

Bir ülkenin durumunu anlamak istediğimizde onun “yönetim biçimi”ni ve bu yöndeki “özelliklerini” incelemek gerekir.

Genel bir bilgi olarak ne denli biliyor olsak bile “DEMOKRASİNİN TEMEL İLKELERİ” üzerinde daha bilinçli durmamız yararlı olur:

Bu temel özelliklerin bazıları olmasa ya da eksik uygulanıyor olsa olur mu?

Ya da bu temel özellikler yasalarda yazılı olsa “ama” uygulamada bunlara hiç dikkat edilmese olur mu?

Baskı rejimleri, hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı zamanlar, çağ dışı uygulamalar… bir ülke için karanlık dönemlerdir.

Halkın, yurttaşların genel durumu, bilgi ve bilinç düzeyleri çok düşük de olabilir…

Yaşadığımız ülkelerin çağdaş, özgürlükçü, adil demokratik yönetimlere sahip olmasını hepimiz istemekteyiz.

Böylelikle “ileri teknoloji” çağında yer alıp bir “refah toplumuna” da kavuşabiliriz.

Çağımızın “uygar” bakış açısı ile demokratik rejimin “nasıl” olması gerektiğini düşünerek, kendi bilgilerimizi bir tazeleyelim:

Bunun için de bölüm, bölüm gözden geçirelim ve bir “bütün” olarak demokrasinin nasıl olması gerektiğini irdeleyelim:

1-EŞİTLİK:

Demokratik rejimde halkın arasında ırk, cinsiyet, dil, din ayrımı gözetilmez.

Herkes eşit olarak ve ayni düzeyde değerlidir, ayni haklara sahiptir.

2-YASALARA UYMA ZORUNLULUĞU:

Demokratik rejimde yasalar herkes içindir ve yasalara uymak zorunluluğu vardır.

Hiç kimse yasaların üzerinde değildir.

Yasaların herkes için eşit, tutarlı ve bağımsız olarak uygulanması zorunludur.

Hiçbir aile ya da kişi için özel yasa çıkarılmaz.

Demokraside “hukukun üstünlüğü” gereği herkese eşit uygulanır ve bunun için de “bağımsız” ve “özgür” mahkemeler kurulur.

3-SEÇİM:

Devlet yönetimi için halk belli aralıklarla, adil ve özgür “seçimlere” katılırlar.

Bu seçimlerde halk kendileri için temsilciler, yöneticiler seçerler.

Seçimlerin kendi içerisinde yasalarla belirtilmiş özellikleri, ilkeleri ve kuralları vardır.

Yurttaşların oy vermeleri fiziksel durum, cinsiyet, ırk, yetenek, ve toplumdaki statüleri… nedenlerle kısıtlanmaz.

O seçimde her yurttaş sadece “bir oy” kullanabilir.

Seçimin yapıldığı yerde “güvenlik” sağlanır ve verilen oy “gizli” olarak uygulanır.

Oy verme anında yurttaşların hiçbir baskı “görmemesi” ve “özgürce” oyunu kullanması sağlanır.

Oy verme yerinde, seçim sandığının başında görevliler ve gözlemciler bulundurulur.

4-AKTİF KATILIM:

Yurttaşların devletin yönetim sürecine aktif (etken) olarak katılması beklenir.

Bu bir yurttaşlık hakkı ve görevidir.

Yurttaşlar seçimler aracılığı ile ülkenin yönetime katılmak hakkına sahip oldukları kadar çeşitli “sivil toplum kuruluşları” aracılığı ile, etkinlikler gösterebilirler, düşüncelerini ve önerilerini sunarlar.

Toplumdaki yurttaş etkinlikleri çok önemlidir ve demokrasinin “gelişmesine” yarar.

Bu tür çalışmaların yapılması bir hak ve özgürlük olarak kabul edilir.

5-ÇOĞUNLUĞUN YÖNETİMİ:

Seçimler aracılığı ile belirlenen “çoğunluğun” yönetime gelmesi demokrasiler için bir temel ilkedir.

Seçim sonuçlarına göre “bazen” birden çok parti “yönetime” sahip çıkar ve görev alır.

Yönetime gelemeyen diğer partiler ise çalışmalarına devam eder, yöneticileri, yönetim biçimini inceler ve gerekli görüşlerde bulunurlar.

Yönetime katılamayan partilerin yapması gereken “muhalefetin” de özgürce ve hiçbir baskı altında olmaması gerekir.

6-ÇOK PARTİLİ SİSTEM:

Demokratik sistemde yurttaşlar “yönetimde” söz sahibi olmak isterler.

Bunun için seçimlerde “kendilerini temsil” etmesi için birilerini seçerler.

Siyasi partilerin kurulması ve özgürce çalışabilmesi sayesinde seçimlerde temsilciler seçilebilir.

Farklı siyasi görüşlere göre resmen kurulmuş olan “partiler” kendi görüşlerini, önerileri seçmenlere özgürce anlatabilir, yönetime geldiklerinde neleri, nasıl yapmak istediklerini açıklar.

“Çok partili” bir düzenin “uygulanabilir” olması gerekir.

7-HESAP VEREBİLİRLİK:

Seçilmiş ve atanmış, görev almış kişiler yaptıkları çalışmalarda “sorumluluk” taşır.

Yasaların kendilerine verdiği haklar ve görevlere göre taşıdıkları sorumluluklardan dolayı onlardan “hesap” sorulabilir.

Yaptıkları çalışmalar nedeni ile halka karşı “sorumludurlar” ve “hesap verirler.

“Siyasal” tutumları ile ilgili olarak da kendilerinden hesap sorulabilir, adil ve özgür seçimlerde seçmen bunu kendi oyları ile gösterir.

Ayrıca tüm seçilmiş ve atanmışlar “kendi” görevleri ile ilgili “yasal ve idari” hesap verirler.

Demokrasinin tabana yayılması, yönetimde “şeffaflık” ve hesap verebilirlik bağlamında BİLGİ EDİNME HAKKI yasal olarak tanınır.

Yurttaşın bilgi edinmesi ve bu bilgi üzerinden kamu yönetiminin diğer bir ifadeyle “bürokrasinin” işleyişine “müdahil” olmasıdır.

Demokrasinin temel ilkeleri doğrultusunda yurttaşa (dolayısıyla sivil topluma ve özel sektöre) devletin “hesap vermesi” ve kendisini “denetletmesi “konusunda gereken yöntemler bulunmalıdır.

8-ÇOĞULCULUK:

Demokratik yönetimlerde ülkedeki “azınlığın” haklarının korunması çoğunlukta bulunanlar tarafından sağlanır.

Ülkedeki azınlıkların hakları “korunur” ve onlara saygı duyulur; istek ve görüşlerini “özgürce” açıklayabilmeleri sağlanır.

Toplumda bulunan herkesin, her tür halk grubunun ülkenin yönetimi için “katılımda” bulunabilmesi sağlanır.

Çoğunlukta olan halk grubunun yalnızca kendileri için istem ve haklarda bulunması demokratik bir tutum değildir.

9-ŞEFFAFLIK:

Demokratik yönetimlerde yapılan tüm çalışmaların şeffaf olması gerekir.

Devletin, kamunun aldığı kararların ve uygulamaların, yapılan harcamaların… “yurttaşlar” tarafından da bilinmesi istenir.

Alınan kararlar ve yapılan harcamalar halkın bilgi alabileceği gibi “açıkça” sergilenir.

Yasaların tanımadığı harcamalar yapılamaz.

Basın-yayın kurumları, gazeteciler de bu konuda üzerine düşeni yapar ve araştır, halkı aydınlatır.

10-GÜÇLER AYRILIĞI:

Demokratik rejimlerde yasama, yürütme ve yargılama erkleri, görevleri birbirine karşı “bağımsızca” yürütülür.

Güçler ayrılığına çok dikkat edilir ve özen gösterilir, bu ayrılıklar “devredilemez” ve “kaldırılamaz”.

Bunun için birbirinden “bağımız” organlar olarak çalışırlar.

11-LAİKLİK:

Devlet ve kamu yönetiminde dinsel ilkeler olamaz.

Demokrasilerde “dinsel inanç ve vicdan özgürlüğü” sağlanır ama bunların devlet yönetiminde etkili “olmaması” gerekir.

Devlet ve kurumlar her türlü dine karşı “eşit” mesafede durmak zorundadır.

Her hangi bir dinin devlet yönetimini ele geçirmesine izin verilmez.

12-ANAYASAL GÜVENCE:

Din ve vicdan özgürlüğü, düşünce kanaat ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, haberleşme özgürlüğü, yerleşme ve seyahat özgürlüğü, toplantı hak ve özgürlüğü, bilim ve sanat özgürlüğü v.b. özgürlükler devlet tarafından anayasal güvence altına alınmıştır

Demokrasilerde yasalar ve devlet kurumları yurttaşların haklarını “korumak” görevini taşır.

İnsan hakları ve özgürlükler korunur ve bu konuda garantiler verilir.

İnsan onurunu ve temel özgürlükleri devlet korumak zorundadır.

Bunun gibi evrensel olarak kabul edilen çocuk hakları, kadın hakları… devletin koruması altındadır.

13-SİVİL TOPLUM:

Sivil toplum, devletle aile arasındaki “özerk” ve “çoğulcu” yapıya dayanan “gönüllü” örgütlenme alanıdır. Demokrasilerde yurttaşlara “demokratik katılım” hakkı sağlanır.

Devleti, hükümeti “denetleme”, “izleme” hakkı olarak sivil topluma “özgürlük” tanınmıştır.

Toplumun gereksinimlerini açıklama ve devlete bu konuda istemlerde bulunmak, yön göstermek, duyarlılıkta bulunmak sivil toplumun “görevleri” içindedir.

Toplumsal güçler ülkede “demokratik düzeyinin” yükselmesi konusunda duyarlılık taşır.

Pratikte “gerçek” anlamda bir sivil toplum sadece “demokrasilerde” var olabilir.

….. SONUÇ olarak görüyoruz ki DEMOKRASİ bir ilkeler ve kurallar “bütünlüğünü” gerektir ve ancak böylelikle o toplum için, o ülke için “en iyi” yönetim biçimi olarak düşünülebilir.

Bize düşen ise “bilinçli” ve “yurt sever” yurttaşlar olabilmek ve bu konuda “üzerimize” düşenleri yapabilmektir.

Çağdaş ve aydınlık yarınlara…

Öğretmen Gönen Çıbıkcı

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.