0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Son günlerde Cimnastik sporunun popülaritesi adeta gündeme damgasını vurdu! Bunun nedeni geçen hafta  Almanya’nın Stutgart kentinde yapılan son Dünya şampiyonasında İbrahim Çolak Halka aletinde Altın, Ahmet Önder Paralel aletinde Gümüş  madalya kazanmasıyla zirve yaptı. Ayrıca bu şampiyonaya katılan bayan sporcumuz; Kadim dostum Yusuf Savranbaşının biricik kızı Nazlı Savranbaşı ile Daha önceleri birçok uluslararası başarıya imza atan Ferhat Arıcan’la birlikte, toplam dört sporcumuzun Cimnastik tarihimizde ilk kez Olimpiyat vizesi alarak 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunlarına katılma hakkını elde etmiş olmalarıdır!

Bizleri ayrıca çok mutlu eden farklı ve önemli bir durum ise bu dört sporcumuzun da öz ve öz Türkiye Cumhuriyeti’nin bağrından çıkan, İzmir kentimizden çıkarak, yetişmiş olmalarıdır (Yani devşirme sporcu olmamalarıdır).

Bu spor dalı tıpkı diğer bazı spor dalları gibi (örn. Yüzme, Atletizm) erken yaş dönemlerinde başlaması gereken spor dallarından bir tanesidir. İşte İbrahim, Ahmet ve diğerleri bu sistemin içerisinden yetişmiş değerli sporcularımızdır ve yine bu spor dalında verim alabilmek, çok uzun süre bir çalışmayı gerektirdiğini söylemek zorundayım. Çok ama çok uzun süren bir çalışma dönemi, sağlıklı beslenme, sistemli antrenman ve sıkça yapılan ulusal ve uluslararası deneyimi de gerektirir!

Bu spor dalının en güzel ve şanslı tarafı ise, içerisinde barındırdığı 7’den 70 e bir çok arkadaşımın ben dahil (Antrenör-Hakem ve Yöneticilerin) Spor bilimi ve bilinci içerisinden yoğrularak çıkmış olmalarıdır! ve hatta Akademik olarak da ülkemizde en fazla sayıya sahip olan bir spor branşı olmasıdır. Örneğin Federasyon Başkanı Sevgili Suat Çelen; Cimnastik sporunu yıllarca yapan, bu sporun içerisinden gelen, Beden Eğitimi ve Spor eğitimi görmüş olan bir arkadaşımızdır, yine As Başkan İsmail Göktekin ve Başkan vekili Doç. Dr. Emre Bağcı, yine bu sporu yıllarca yapmış, yani cimnastikçi deyimiyle; Magnezyum tozunu yıllarca yutmuş ve aynı zamanda Beden Eğitimi ve Spor eğitimini görmüş değerli kardeşlerimizdir.

İşte bu dünya şampiyonasında derece alan İbrahim ve Ahmet’in başarılarının arkasında yatan hikâye kuşkusuz sadece bu kadar değil ve bunun diğer bir farklı yönüne de değinmeden yazımı sonlandırmam bence diğer eğitmen, yönetici ve antrenör arkadaşlarıma da haksızlık olur. Çünkü emek çok yüce bir değerdir ve verilen her emeğin karşılığı olmalıdır!

Cimnastik Federasyonu eski Başkanımız sayın Ergun Şengül’ü saygıyla selamlıyorum.  Daha o yıllarda ısrarla cimnastik sporuna küçük yaşlarda başlanmasının önünü açan, bizleri motive eden kişidir ve onun ısrarları ve desteği ile Ben Beden Eğitimi ve Spor eğitimimi bitirdiğimde 1976 yılında Ankara’da antrenörlüğe başladım. O günden bugüne kadar geçen süre içerisinde çok tatlı ve acı şeyler yaşadım ama bunların içerisinde en güzeli ve en tatlısı bu gün bulunduğum bu yerde isem; bunu Cimnastik sporuna borçlu olduğumdandır, hele bu dalda alınan bir Dünya şampiyonluğunu görmem her şeye değerdi ve ömrümün sonuna kadar bu spora verebilecek neyim varsa vermeye çalışacağım.

Hikayemiz sadece bu kadar değil, bu spor dalına Akademisyen olarak ben de dahil yıllarca hem antrenör hem hakem hem akademisyen ve hem de Uluslararası alanlarda hizmet veren değerli arkadaşlarım Prof. Dr. Metin Sayın, Prof. Dr. Kamil Özer, Prof. Dr. Sami Mengütay, Prof. Dr. Salih Pınar, Prof. Dr. Hakkı Çoknaz, Prof. Dr. Selda Bereket ve daha ismini sayamadığım bir çok arkadaşım (beni lütfen bağışlasınlar daha sonraki yazılarımda onlara da tek tek değineceğim) cimnastiğe hep hizmet etmişler ve hala ediyorlarda!  İşte tüm bu saydığım arkadaşlarım Cimnastik sporuna herhangi bir şekilde dokunarak hep katkı koydular ve bu kişilerin ardından gelenlerde bu insanlardan etkilenerek cimnastiğe belirli katkılar koyarak bu günlere kadar geldik. Beden Eğitimi ve spor bilimiyle yetişmiş olan insanların neler yapabileceklerini kanıtlamış olmaları en başta beni mutlu etmiştir bu nedenle bu arkadaşlarıma buradan şükranlarımı sunarak teşekkür etmek istiyorum.

Ama bir özel teşekkürüm hiç kuşkusuz bu Dünya Şampiyonlarını keşfeden ve benim 7-8 yaşlarında bulup ortaya çıkardığım, yıllarca Antrenörlüğünü yaptığım ve emek verdiğim! Kulüp başkanı Federasyon As Başkan sevgili İsmail Göktekin’e ve bu iki sporcumuzu yıllardır bitmeyen ve tükenmeyen bir azimle çalıştıran kardeşi Yılmaz Göktekine’dir! İsmail Göktekin İzmir Halkapınar Atatürk Stadyumunun altındaki Cimnastik salonuna 1978 yılında geldiği ilk günü hala hatırlıyorum, antrenörlüğünü yaptığım İsmail salona geldiği günden itibaren bu spora karşı büyük bir ilgi duyduğunu gözlerinden okuyabiliyordum, Babası Demiryolu memuru, mekânı cennet olsun tipik bir Anadolu insanı bir defasında salona gelerek hocam bu çocuğumuzu size emanet ettik dediği hala kulaklarımda!  Ve İsmail dokuz kardeşten bir tanesiydi kıt kanaat geçinen bir ailenin çocuğu idi, kendisi cimnastik sporunun ve okulunun yanı sıra bir taraftan çalışarak aile bütçesine katkı koymaya çalışan çalışkan bir çocuktu ama o şimdi büyüdü ve meslektaş olduk! Böyle bir ortamdan çıkarak bugün Türkiye’nin en büyük cimnastik kulübü ve çalışma merkezlerini kurup sahibi olan bu kişinin yerinde kimler olmak istemezdi ki! İşte bulduğum bu yeteneğe ben sevinmeyeceğim de kim sevinecek?

Son söz olarak; Sevgili İsmail ve dolayısı ile sevgili Yılmaz önümüzdeki yıl Japonya Tokyo’da yapılacak olan Yaz Olimpiyat Oyunlarında size ve Sevgili sporcularımız; İbrahim, Ahmet, Ferhat ve Nazlıya çok iş düşüyor! Ne azminizi ne de motivasyonunuzu kaybetmeden zafer sarhoşluğundan bir an önce çıkarak yeniden çalışmalara başlayın, bu ülke sizlerden Olimpiyat madalyası bekliyor! bu azim ve çalışmayla siz bunu başaracaksınız!

Tabi tüm bunların başında Federasyon Başkanı Sevgili Suat Çelen’den söz etmemek olamaz, sevgili Suat azimli ve sistemli çalışmalarından dolayı seni de içtenlikle kutluyorum. Siz hepiniz Beden Eğitimi ve Spor Bilimine çok büyük katkılar koydunuz! Yolunuz açık olsun…

Saygılarımla