Çalkantılı dönemde uzlaşmacı kişiliği ile iz bırakan lider: Merkel

Çalkantılı dönemde uzlaşmacı kişiliği ile iz bırakan lider: Merkel

ABONE OL
11:51 - 23/09/2021 11:51
Çalkantılı dönemde uzlaşmacı kişiliği ile iz bırakan lider: Merkel
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Almanya Başbakanı Angela Merkel, 26 Eylül’deki seçimlerin ardından siyasete veda etmeye hazırlanıyor.

Almanya’nın ilk kadın ve en genç başbakanı olan Merkel, soğukkanlılığı, uzlaşmacı ve pragmatik siyasetiyle Almanya siyasi tarihine damgasını vurdu.

Merkel’in istikrarlı geçen iktidar yılları, halefinin omuzlarına zorlu bir sorumluluk ve miras bırakacak gibi görünüyor.

Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı sonrası 9. başbakanı olan Merkel, Konrad Adenauer, Willy Brandt, Helmut Schmidt, Helmut Kohl ve Gerhard Schröder gibi Almanya’nın iz bırakan liderleri arasında yerini aldı.

1954’te Hamburg’da papaz bir baba ve öğretmen bir annenin kızı olarak dünyaya gelen ancak Demokratik Alman Cumhuriyeti’nde (DDR) çocukluk ve gençlik yıllarını geçiren Merkel siyasi hayatına Berlin Duvarı’nın yıkılmasının ardından DDR’de kurulan yeni hükümette hükümet sözcü yardımcısı olarak başladı. Doğu Almanya’da yetişmesi nedeniyle , Merkel’in duygularını bastırmayı, tepkilerini dışarıya yansıtmamayı iyi bildiği belirtildi.

2 Aralık 1990’da federal milletvekili seçilen Merkel, Kohl hükümetinin 1991-1994 yıllarında Kadın ve Gençlik Bakanlığı görevinde bulundu.

Angela Merkel, 2000’de rakipsiz olarak girdiği seçimde Hristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin (CDU) ilk kadın genel başkanı olarak seçildiğinde daha 46 yaşındaydı.

22 Kasım 2005’te yapılan seçimlerle Başbakanlık koltuğuna oturan Merkel, Almanya’nın ilk kadın şansölyesi olarak 16 yıllık iktidarında birçok krizi yönetti.

Krizlerin çözümünde etkin rol oynadı

Angela Merkel iktidarı boyunca finans krizi, avro krizi, mülteci krizi, Brexit krizi ve Kovid-19 gibi birçok önemli sınamalarla karşılaştı.

Karşılaştığı tüm kriz ve sorunların çözümünde “uzlaşıyı” temel hedef olarak seçti. Tüm bu krizlerde Merkel’in “uzlaşı için sonuna kadar mücadele etme” özelliği ön plana çıktı.

Merkel’i en önemli ilk sınaması 2008’de Avrupa’daki avro krizi oldu. Küresel kriz nedeniyle Almanya’da da borsalarda çökme yaşandı ve para piyasaları karıştı.

Ama Merkel, hem ülkesinin ekonomisini hem de ortak para avroyu krizden çıkarmayı başardı.

Avro krizinde borçlu olabilecek ülkeler için Avrupa İstikrar Mekanizması (ESM) adlı kurtarma şemsiyenin oluşmasında önemli rol oynayan Merkel, “Avro başarısız olursa Avrupa da başarısız olur.” ifadesiyle dikkati çekmişti.

Merkel’in avro kriziyle mücadele yöntemi başta Yunanistan olmak üzere diğer bazı AB ülkelerinin tepkisini çekti.

Partinin modernleşmesinde önemli rol oynayan Merkel, başbakanlık döneminde partinin temel prensipleri olan zorunlu askerliği kaldırdı ve nükleer enerjiden vazgeçti.

Merkel’in siyasi kariyerindeki en önemli kararlardan biri de 2015 yazında Almanya’nın sınırlarını sığınmacılara açması oldu.

Birçok Avrupa Birliği ülkesi sığınmacılara sınırlarını ve kapılarını tamamen kapatırken Merkel, çoğu Suriyeli yaklaşık bir milyon sığınmacıya Almanya’nın kapılarını açtı.

Ancak ülke içinde aşırı sağ partinin güçlenmesi ve sığınmacı konusunun siyasi malzeme haline getirilmesinin ardından Merkel bir daha böyle bir şeyin tekrarlanmayacağını ilan etti.

Merkel’in mülteci krizine ilişkin “Wir schaffen das (Başarabiliriz)” cümlesi simge haline geldi ve ilerleyen yıllarda başka konularda da sık sık kullanıldı.

ABD ile ilişkiler sıkıntılı döneme girdi

Donald Trump’ın ABD başkanı olmasının ardından dış politikada da çok taraflılığı ve hatta NATO’yu sorgulayan bir çizgi izlemesi Merkel’i hayal kırıklığına uğrattı.

Trump ile yıldızı barışmayan Merkel ABD ile ilişkilerde temkinli davrandı.

Merkel ABD Başkanı Trump’ı kastederek, “Tamamen başkalarına güvenebileceğimiz dönemler biraz geride kaldı.” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye ile diyalogdan yana

Türkiye’nin AB üyeliğini desteklemeyen ve imtiyazlı ortaklık teklif eden Merkel, iki ülke arasında yaşanan tüm gerginliklere rağmen Ankara ile diyaloğun en büyük destekçisi oldu.

Avrupa için Türkiye’nin önemini iyi bilen Merkel, Türkiye ile iletişimini hiç kesmedi.

Şansölye Merkel Doğu Akdeniz’de, Yunanistan’ın hukuksuz adımları yüzünden yaşanan gerilimde Almanya olarak ara buluculuk rolü üstlendi.

2012’de Türk gazetecileri Başbakanlık ofisinde ağırlayan Merkel o dönem, “İlk defa bir ülkenin gazetecileriyle burada bir araya geliyorum.” diyerek Türkiye’ye verdiği önemi vurguladı.

Almanya’da 8’i Türk 10 kişinin öldürülmesiyle ilgili ortaya çıkan aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) cinayetlerinin 2011 yılında açığa çıkması da Alman devleti ve Merkel için ayrı bir sınav oldu. Merkel, cinayetlerin aydınlatılması için destek sözü verirken bu sözünü hiçbir zaman tutamadı.

Federal Meclis Araştırma Komisyonunun bir rapor hazırlamasına rağmen mağdur yakınlarının bazıları ile bazı komisyon üyeleri, Merkel’in bu konuya yeterince destek vermediğini söyledi.

Titreme nöbetleri

Şansölye Merkel’in, 2019’daki titreme nöbetleri ise uzun süre kamuoyunu meşgul etti.

Muhalefet Merkel’in sağlığı konusunda endişelerini dile getirip görevini sorgulamaya açmak istedi. Merkel titreme nöbetinin görevini yapmaya engel olmadığını belirterek tartışmalara noktayı koydu. Ancak kamuoyu hala Merkel’in rahatsızlığının tam olarak ne olduğu bilgisinden mahrum.

Alman Başbakan görev süresi boyunca şu ana kadar 92 ülkeye 535 ziyaret gerçekleştirdi. Bunlardan sadece 112’sini AB toplantıları için Brüksel’e yaptı.

Türkiye’ye ise 11 kez giden Merkel özellikle AB- Göç Anlaşması konusunda yoğun bir mesai harcadı.

Merkel kendine has bir ekol oluşturdu

Angela Merkel görev süresi boyunca giyim tarzını hiç değiştirmedi hep renkli ceketler giydi. Farklı renklerde üç düğmeli, yuvarlak yaka ceketleriyle bir moda ekolü oluşturdu.

Angela Merkel’in dünya siyasetine bıraktığı bir diğer iz ise “güç elması” hareketi oldu. Merkel fotoğraf çekimlerinde sürekli iki elinin parmaklarını birleştirerek poz verdi. Söz konusu el işareti siyasi literatüre önce “Merkel elması” olarak girse de ardından “Güç elması” olarak tanımlandı.

İyi derecede Rusça bilen Merkel ayrıca opera hayranı.

“Forbes” dergisi tarafından 9 yıl boyunca üst üste dünyanın en güçlü kadını seçilen Merkel yine de mütevazı bir hayat sürüyor.

Berlin’de bir apartman dairesinde ikamet eden Merkel alışverişini kendisi yapıyor evde yemeğini kendisi hazırlıyor.

Merkel eşi Joachim Sauer ile Güney Tirol bölgesinde uzun yürüyüş yapmayı ve Alman Milli Takımı’nın maçlarını izlemeyi seviyor.

Özel yaşamının gizliliği konusuna aşırı önem veren Merkel ailesini, arkadaşlarını ve çalışanlarını gözlerden uzak tutmayı tercih ediyor.

Almanya’da kamuoyu onun için zaman zaman Mutti (anne) lakabını kullanıyor.

Almanya 26 Eylül’de seçime gidiyor

Pazar günkü seçimlerde Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin başbakan adayı ve Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanı Armin Laschet, Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) başbakan adayı ve Maliye Bakanı Olaf Scholz ile Yeşiller Partisi’nin başbakan adayı ve partinin Eş Başkanı Annalena Baerbock Merkel’in koltuğuna oturmak için yarışacak.

Almanya’da oy kullanabilecek 18 yaş üzerindeki seçmen sayısı 60,4 milyon.

Seçmenlerin yaklaşık yarısı Kuzey Ren-Vestfalya (12,8 milyon), Bavyera (9,4 milyon ) ve Baden-Württemberg (7,7 milyon) eyaletlerinde yaşıyor.

Türkiye kökenli Alman seçmen sayısının yaklaşık 900 bin olduğu ifade ediliyor.

Almanya’da ikamet eden ancak Alman vatandaşı olmadığı için oy kullanamayacak kişilerin sayısı ise 11,4 milyon.

Inal

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.