BÖL-PARÇALA-YÖNET

ABONE OL
22:32 - 30/01/2021 22:32
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Emperyalizm, kendisini üstün derecede gördüğü askeri ve ekonomik bakımından en üst düzeyde olmasına rağmen bile yenileceğini kanıtlayan Laik, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni affetmeyecekti.

Hedeflerindeki bir ülkeyi, saflarına almak için, hep o ülkenin çimentosunu oluşturan kesimleri aralarında bölmekle işe başlarlar.

Bu kesimler kendi aralarında benlik çatışmasına düşerek, ülkede kendilerini bulunmaz Hint Kumaşı olarak inandırmaya başladığında, ellerinde bulunan işbirlikçileri sahneye sürerler.

Kurtuluş Savaşını, işbirlikçileri, dinci-etnik köken kimlikleriyle isyanlar çıkarttırarak sekteye uğratmaya çalışmışlar, zaferden sonra devrimleri durdurmak için aynı işbirlikçilerle isyanlar çıkartmışlardı.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında toprak ağalarını örgütleyerek, CHP’den istifa ettirilen işbirlikçilerle karşı devrimciler, toprak ağaları desteğiyle ilk kez iktidar oldular.

Türkiye’yi Ortadoğu’nun ve Afrika’nın örnek aldığı konumdan çıkarıp, uydurulmuş bir tarikat devleti konumuna getirmek için; DP, AP, ANAP gibi Liberal -Dinci partileri iktidara getirmelerine rağmen başaramadılar.

Hatta, 12 Mart ve 12 Eylül’de TSK’ya virüs olarak monte edilen ABD Oğlanları ile darbeler yaptırmalarına rağmen Laik Cumhuriyeti sarstılar ama yıkamadılar.

Sol’un, Sosyal Demokratların sözde Atatürkçülerin koltuk hırsları nedeniyle  bölündükleri için büyük şehirlerin belediyelerini düşük oylarla Siyasal İslamcılar kazanmıştı.

Milli Görüş projesini Çiller desteğiyle iktidara getirdiler ama, TSK içindeki Kuvayı Milliyeciler ve Süleyman Demirel’in karşı durmasıyla bu hamleyi boşa çıkardılar.

Onlara Hitler gibi biri değil, kafasına göre bir din, çapının ötesinde makam, olabildiğince fazla dünyalığa aç biri gerekiyordu.

Diplomat konumunda CİA liderleri aradıklarını kolay buldular.

Ama, deneyimli, eğitimli kadroları yoktu.

Çoğunluğu tutucu taşra esnafı, sömürücü tarikat şeyhleri ve taşeron inşaatçılardan oluşan omurga ile sömürme amaçlı yığınlarla devlet yönetilemezdi.

Sol, Aydın, Atatürkçü, laiklik yanlısı partilerin koltuk hırsı ile parçalanmışlığından yararlanan CİA, Bahçeli’yi devreye sokarak Ecevit hükümetini yıktırarak erken seçimin önünü açmıştı.

Sol ve Kemalist kesim yine benlik kavgasına düşünce -Baykal’ında katkısıyla- 2002’de Siyasal İslamcılar ilk kez yüzde 35 oy oranı ile tek başına iktidara geldi.

ABD’nin Türkiye CİA üst düzey elemanları, o boşluğu dolduracak kadroları Fetullah Gülen ve müritleriyle uzun bir süreçte hazırlamıştı.

Yurtdışındaki sözde cemaat okullarının öğretmenleri aslında görevli CİA ajanlarıydı.

Yargıda, TSK kurmay subay kadrolarında, emniyette, hukuk, sağlık-en önemlisi- görsel ve yazılı medyada yerleşik geniş bir Cemaatçiler  ile devletin her katmanında yer alan bir kadro oluşmuştu.

28 Şubat örneği ile karşılaşmamak için, CİA ile direnç odaklarını saf dışı bırakmak için ERGENEKON-BALYOZ-CASUSLUK-POYRAZKÖY-ŞİKE Kumpaslarıyla TSK-Yargı-Medya etkisizleştirildi.

Bu davaların kanıtları Erdoğan’ın bilgisi ile CİA-Cemaat elemanlarıyla üretme-uydurma delillerle vatanseverler tutsak edilerek intiharları, hastalıkları tedavi edilmeyerek ölmeye terkedildiler.

Davaların Savcısın Recep Tayyip Erdoğan, Erdoğan’ı muhtar bile olmayacak sabıkası varken onu başbakanlığa getirten Deniz Baykal da davaların Avukatı olmuştu!

Hayal bile edemediği bir makama ve yetkiye sahip olan Erdoğan, doğanın gereği, güç zehirlenmesi ile

Cemaatin oyununa gelerek aile yakınlarını, çevresini servetlere kavuşturdu.

Üstelik kendilerini göreve getiren ABD ve AB ile bilek güreşine kalkışınca gözden çıkarıldı.

17-25 Aralık 2013 de başlayan hesaplaşma da görüldü ki Dürüst bir Meclis araştırması ve tarafsız bir yargı ile Erdoğan ve çevresi yüzyılın yolsuzluk ve rüşvet suçlarından mahkum olmaktan kurtuluşu yine FETÖCÜLER sayesinde buldu.

Kontrollü, 15 Temmuz Darbesi ile Erdoğan sadece muhalefeti değil, ABD’yi ve AB’yi de kandırdı.

Trump’un himayesine girerek kurtulacağına inandı.

Yerel Yönetim seçimlerinde tüm devlet olanaklarını kullanmasına rağmen halk artık onu tanımıştı.

İlk seçimlerde Bahçeli’ye rağmen, tarikatlara rağmen ilk seçimlerde gidiciydi…

Tam bu sırada yine CHP içindeki hırsını her kutsalın üzerinde tutan, Muharrem İnce ve Kılıçdaroğlu’nun şişeden çıkardığı Mehmet Ali CELEBİ, Özcan ÖZEL ve Hüseyin Avni AKSOY istifa ederek Erdoğan’ı kurtarmaya soyundular.

Yandaş Medya Muharrem İnce ve bu kuyudan adam çıkarıcılara methiyeler dizmekte.

Vatan Millet için ise Milletvekilliğinden da istifa edebilirler mi?

Bu bir çap ve karakter meselesi…

Biz makam, adaylık isteyerek kişiliğimizi satışa çıkarmayacağız

Partimiz daha iyi, ülkemizi Siyasal İslamcılardan biran evvel kurtarsın diye bize göre hatalarını eleştiririz.

Eleştireceğiz de

Biliyoruz ki; bu ceberut, Şahsım Devleti diktası miadını doldurdu.

Gerçek Atatürkçüler, yurtseverler CHP ile Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde

İlk seçimlerde yine sandıkta vatanseverler birlikteliği kazanacaktır.

Sizi ABD bile kurtaramayacak…

Ama bölenler; tarihe ne olarak geçeceksiniz?

Kurtuluş tarihini bir daha okuyun…

Görürsünüz….

Yıldız AKALIN

 

 

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.