Bugün biraz da siyasete değinelim…
Özellikle de parti liderlerinin can güvenliği olup olmadığına bir bakalım…
Bir parti liderinin “dibine kadar” sokulup, ona yumruk atmak neyin nesidir? Bunun yerine bıçaklı veya tabancalı bir saldırı da yapılabilirdi. Acaba ima edilmek istenen şey tam anlamı ile “Bak bu tokat veya yumruk sana kurşun olarakta gelirdi” anlamında olmasın?
Bu olay maalesef ülkede can güvenliğinin olmadığını alınan tedbirlerin veya cezaların bir işe yaramadığının göstergesidir. Ayrıca suç dosyası bu kadar kabarık bir adamın; alan taramasından geçip, elini kolunu sallaya-sallaya her hangi bir parti liderinin yanına sokulması ise son derece düşündürücüdür.
Unutmamamız gerekir ki, siyasi tarihimiz faili meçhuller ile, çözülememiş cinayetlerle doludur. Dolayısı ile, her parti liderinin kendisi için bir koruma kalkanı oluşturması, kendi istihbarat kaynaklarını güçlendirmesi bir zorunluluktur. En fazla barışa ve huzura ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde, bir meczup’un çıkıp işleyeceği siyasi bir cinayet tüm ülkeyi sonu belli olmayan bir kaos’a sürükler.
Eğer Özgür Özel’e bir şey olsa idi sonrasında olacak olayları tahayyül bile edemezdik.
***
Kalabalıkların karşısına çıktıklarında parti liderleri çelik yelek giyerler mi? bilemiyorum. Ama açık hedef teşkil ettikleri bir gerçektir.
Termal kameralar ile topluluklar taranıyor mu? Elinde belinde silah olan birileri tespit edilip, miting öncesi yakalanıyor mu ? Bilemiyoruz.
Taammüden böyle bir eyleme girişecek kişilerin kaçışının önlenmesine yönelik güvenlik koridorları kuruluyor mu?
İnanıyorum ki, emniyet ve istihbarat birimleri öncelikli olarak liderlerin korunmasına yönelik tedbirleri alıyor ve uyguluyorlardır.
Yeterli mi?
Hiçbir zaman yeterli değildir. Büyük kalabalıkları kontrol etmek zordur.
Ülkenin içinde bulunduğu durum malüm. Öfke kontrolu olmayan insanlar, üç kuruş için ölümü bile göze alacak meczuplar, yabancı provakatörler tarafından yönlendirilebilecek ülkeyi karıştırmak isteyenlerin tutacağı kiralık katiller her zaman, her ülke ve her lider için büyük bir tehlikedir.
***
Geçim şartlarının bu kadar zorlaştığı, eğitimin dini kurumların eline kaldığı; öğretmenlerin geçim sıkıntısı içinde olduğu, ulusal mutluluk, ulus olarak iyi bir olayı sevinç içinde kutlama, gurur duyma, başarılı olanların alkışlanması, giderek azaldı. Ülkede her şeyin siyasi perspektiften bakıldığı bir toplum oluşturulduğu için olaylara insani açıdan yaklaşamıyoruz.
Bize düşen tek şey gerçekleri görmek; sonradan dövünmemek ve yanmamak için yaşadığımız topluma sahip çıkarak onları aydınlatma, öfke ve şiddet sarmalından arındırmak olmalıdır.
Çünkü geleceğin en önemli problemi, içlerinde çoğalan öfke ve şiddeti kontrol edemeyen insan grupları ile uğraşmak olacaktır.
Oysa sadece parti liderlerinin değil, siyasetle uğraşan memleket gerçeklerini bilen ve yanlışlara karşı direnen tüm bireylerin güven içinde olması, insanlar için iyi duygular besleyen ve projeler geliştirenlerin korunması, geleceği inşa etmeye çalışanlara yardımcı olunması önceliğimiz olmalıdır. Çünkü bir yalan rüzgarı içinde yaşamanın hiç birimize mutluluk getirmesi mümkün değildir.
Yoksa vay geldi başımıza…
Taner TÜMERDİRİM
ALMANYA
1 saat önceALMANYA
1 saat önceALMANYA
3 saat önceDÜNYA
5 saat önceDÜNYA
6 saat önceALMANYA
6 saat önceAVRUPA
7 saat önce
Tüm kişi ve kuruluşların ağzından çıkacak söylemleri 10 kere değil 100 kere düşünmesi gerektiğine inananlardanım! Nefret söylemini bırakıp birleştirici ve vtoplumu germeyecek söylemlerde bulunmak yakışandır!..