0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

BİR AVRUPA FUTBOL ŞAMPİYONASININ ARDINDAN

DEMEM ŞU Kİ!

Sporda ve özellikle Profesyonel sporda sonucları şansa bırakmak genellikle dış denetim ağırlıklı insanlarda çok sıkça görülen bir davranış biçimi olduğudur! Yani biraz acacak olursak genellikle dış denetim ağırlıklı insanlar başarı ve başarısızlıklarını hep kendileri dışındaki faktörlere yüklemlerler, yani bu hakem iyi değildi, hava koşulları uygun değildi, seyirci bizi olumsuz etkiledi, antrenör, yönetici kötüydü vs. gibi daha bir çok nedeni ortaya sürerek hep bir kaçış noktası ararlar! Her şeyi çok iyi bildiklerini iddia ederler!

Oysa defalarca yazmış ve anlatmaya çalışmıştık; Başarılı olabilmenin kriterleri sosyo kültürel ve ekonomik yapının yanı sıra, o ülkedeki spor kültürünün gelişmişliği, sistemi, yetenekli sporcuları ve bunların eğitimleri, fiziki alanları, deneyim ve organizasyonları çok büyük bir önem taşır.

Bu bağlamda sevgili dostum ve spor bilimine son derece inancı olan meslektaşım İsmail Topkaya’nın 2016 Avrupa Futbol şampiyonasına ilişkin bir yazısını, siz değerli Ha-ber.com okurlarımla paylaşmak istiyorum. Avrupa futbol şampiyonasını ne güzel ifade etmiş, evet anlayana!! İşte İsmail Topkaya’nın yaklaşımı;

‘’ANLAMAK İSTEMİYORLAR.. 

ÇÜNKÜ ANLADIKLARI AN KENDİLERİNİN VAROLUŞ NEDENLERİ ORTADAN KALKACAK…

İsveç galip gelmezse,
İrlanda yenmezse,
Portekiz yenilirse
Bilmem kim gol yemezse,
Öbürü daha çok atarsa,
Beriki daha az gol yerse…Türkiye ikinci tura çıkar…. 
Çıkabilir tabi… Temennimiz çıksın,
Ama böyle bir çıkma, çıkma mıdır Allahaşkına?
Elemelerde de böyle olmamış mıydı?
Bu “sürdürülebilir bir başarı” mıdır?
Bu yeterli midir?
Bununla övünülür ve mutlu olunur mu?
Spora bakanı, Çek Cumhuriyeti maçı sonrası hemen bir açıklama yapmış; ‘’Biz bu takıma güvendik, güveniyoruz.’’
Teknik direktör açıklama yapmış;’’Şimdi daha özgüvenliyiz ve rahatız… İkinci tura %80,90 çıkarız.. Çıkarsak, çok şey yaparız.’’
Oyuncular açıklama yapmış; ‘’Yüreğimizi koyduk, ülkemiz ve onurumuz için oynadık..’’
İnsan bir an için “yuhhh artık” demek istiyor..
Bu kadarı yüzsüzlük ya da pişkinlik değil midir?
Ama bizim asıl söylemek istediğimiz şudur;
Siz hiç Almanya spor bakanının, Almanya teknik direktörü Löw’ün veya Alman oyunculardan birisinin bu tür açıklamaların okudyabilir ya da duyabilir misiniz?
Ya da İspanya’nın?
Veya İtalyanın, Fransa’nın…
Elbette hayır…
Neden?
Çünkü onlar gerçekten birer takım…
Çünkü onlar gerçekten birer ekol..
Çünkü onlar gerçekten kim ve ne olduklarının farkındalar….
Biz kimiz?
Biz neyiz?
Biz ne yapmak istiyoruz? Nasıl yapmak istiyoruz?
Farkında değiliz… Yalnızca istiyoruz. O kadar…’’

Evet İsmail kardeşimin diline, kalemine ve yüreğine sağlık, bizler nedense hep gerçekleri görmekten kaçan, hep hayaller ülkesinde gezinen, bir günü başka gününe uymayan insanlar olarak yaşamayı seviyoruz. 

İlk iki maçta seyircilerimize yönelik antrenör ve sporcu tepkileri neden son Çek Cumhuriyeti maçında söz konusu değildi? Hep günah keçisi taraftarlar ya da futbol severler mi olacak? Birazda kendimizi sorgulamalıyız, etik davranmalı ve yapamadığımız bir işi yapmakta ısrar etmemeliyiz. Ayrıca alınan bu sonuç bir başarı ise, bu başarının sahibi hiç kuşkusuz takımın sorumlusudur diye düşünüyorum! Anlayana! 

Saygılarımla.

Prof. Dr. Seyhan HASIRCI