Bu yıl ise 19 Haziran 2022 pazar gününe denk geldi.
Bu özel gün için araştırdığımızda bir Amerikan öyküsü ile karşılaşırız.
Sonora Smart Dodd’un babası iç savaşta gazi olmuş ve annelerinin yokluğunda 6 çocuğunu kendisi büyütmüş.
Babasına çok saygı duyan ve onu takdir eden bu kız “babasının doğum gününde” ona bir anma düzenlemek istemiş ve bir “Babalar Günü” olmalı diye düşünmüş.
Hazırlıklar yapmış ama geç kalınca haziran ayının üçüncü pazar gününe yetiştirmiş.
İlk kez 19 Haziran 1910’da kutlanmış.
1924 yılında Amerika Birleşik Devletleri başkanı bu kutlamaları desteklemiş.
1966 yılında ise o dönemin başkanı her yıl haziran ayının üçüncü pazarında Babalar Günü kutlanacağını açıklamış.
Ve 1972 yılında ise yasal olarak ABD’de resmi tatil ilan edilmiş.
Bu örnekten yola çıkılarak birçok ülkede babalar için özel bir gün kabul edilmiş.
Yeni Zelanda’da ve Avustralya eylül ayının ilk pazar günüdür.
Tayland’da, ülkenin kralının doğum günü olan 5 aralıkta kutlanır.
Brezilya’da ise ağustos ayının ikinci pazar günü kutlanır.
Bazı ülkelerde bu kutlamalar dinî özelliklerinin dışına çıkmıştır.
Babalar günü, Almanya’da Paskalya Bayramı’nın 40. günü olan “Yükseliş Günü”nde kutlanır. (Christi Himmelfahrt) O gün resmi tatildir.
Avusturya’da babalar günü haziran ayının ikinci pazar günüdür.
İsviçre’de babalar günü geleneksel olarak kutlanmaz.
İtalya’da babalar günü 19 Mart Aziz Joseph Günü’nde kutlanır.
Türkiye’de 1980’li yıllardan bu yana haziranın üçüncü pazar günü kutlanmaya başlandı.
Bu örneklerden anlaşılacağı gibi Babalar Günü dünyanın birçok ülkesinde farklı tarihlerde kutlanır.
Daha geniş bir inceleme için internet veri tabanından yararlanılabilir.
“Babalar Günü” üzerinde biraz düşünmek istesek, aklımıza neler gelir?
BABALAR GÜNÜ bize hemen BABA kavramını çağrıştırıyor.
Herkes bir aile babasını, kendi öz babasını, baba yerine saydıklarını düşünüyor.
Babalarını anıp, onlar için güzel sözler söylüyor.
Ölümsüzlüğe uğurlanmış olan babalar için bağışlanma, rahmet diliyorlar.
Çocukluğun en önemli iki temel varlığı anne ve babadır ve onlarla oluşan anılar, kişilikler, değerler eğitimi tüm bir ömür boyu sürer.
Çocuk annesinden sevgi ve temel eğitim aldığı kadar babasından da destek ve kabul görmeyi bekler.
Geleneksel anlamda “baba” ailesi için koruyucu güçtür.
Dildeki kabul görürlüğü ile “baba” kavramı, koruyan, çekip çeviren, yöneten anlamlarını da taşır.
Benzer biçimde demokratik hukuk devletinin tüm kurumlarıyla çalışmadığı yerlerde bazı işleri çekip, çeviren ve destek aranılan, çete kuran kişi ortaya çıkar.
Onlara da “BABA” denilir.
Bu babalar yerine ve gücüne göre adalet dağıtır, haklıyı, haksızı ayırır, yoksulu kollar…
Onlar “kaba dayı” da olur, “külhanbeyi” de olur, suç da işler, suç da işletirler…
Bu babaların çok daha büyüdükleri ve örgütlü çalışmaya başladıkları zamanlarda ise devlete “bile” güçlerini geçirir olurlar, yasaları kendilerine göre uygulatırlar.
Baba (The Godfather), Mario Puzo’nun yazdığı aynı adlı romandan uyarlanan Marlon Brando ve Al Pacino’nun başrollerini paylaştığı filmin de adıdır.
Biz her zaman kendi “aile babamıza” sarılıp, onlara sevgi ve saygı gösteriyoruz.
Bir toplumun “aile babaları” ne denli güzel ahlaklı ve iyi kişilikli olursa, “örnek” olabilecek davranışlarda bulunursa, o “toplum” o denli “huzurlu ve barışçıl” olur.
Ailesine sahip çıkan, yoksulluk ve yoksunluklar içerisinde, namusuyla, güzel ahlakı ile çalışıp onlara bakan babalar özellikle çok büyük saygı ile anılmalıdır.
Çocukları istediği gibi olamamış, uyumsuzluk ve huzursuzluklar yaratmış babalar da vardır ki biz onların iç dünyasını bilemeyiz…
Yüksek teknolojinin gelişmesi ve yayılması ile birlikte oluşan dijital çağ dönemine girildiğinde ise kişileri etkileyecek her türlü medya ve aracılar yolu ile zihin yönlendirmeleri ve özendirmeleri yapılmaktadır.
Modadan “yeni inanç türlerine” değin her alanda yayınlar, iletişim ağları ile toplum, kitleler, aileler yönlendirilmekte ve onların istedikleri biçimlere doğru çekilmektedirler.
AİLE ve “toplumsal temel değerler” kazanımı da bu yeni gelişimlerden çok etkilenmektedir.
Özellikle “yeni kuşak” anne ve babalar tüm “var saydıkları” olanaklara ve çeşitliliklere rağmen çok daha sıkıntılı dönemler yaşamaktadırlar, yaşayacaklardır da…
Yükselen değerler, zengin olmak, katlar, yatlar, güzellikler, eğlenceler, beğenilmeler… peşinde koşan kitleler ise hukuk devletinin çöküntüye uğradığı dönemlerde çok daha “yasa dışı” yolların etkisi altında kalacaklardır.
Bu da hem tehlikeli, hem de çok üzücü bir durum yaratmaktadır.
Biz yine de “geleneksel aile dokusu”na, temel iletişime ve değerlere sahip çıkalım.
Toplumdaki olumsuz gelişimleri ve kişiler üzerindeki etkilerini görüp, konuşabilelim.
Sağlıklı ve huzurlu bir refah toplumunun nasıl oluşabileceğini sorgulayalım, düşünelim, konuşalım.
İyi ve düzgün bir toplum ve yönetimden yana olalım…
Bir anne ve baba olarak her şeyden önce çocuklarımızın öz güvenli ve sağlam kişilikli, güzel ahlaklı, özgür iradeden ve öğrenme merakından, çalışmaktan yana olmaları için emek ve çaba harcayalım.
İyi bir baba olarak annelere her zaman yardımcı olan sağlam karakterli babalar yetiştirmek için toplum olarak da özenelim.
Huzurlu ve sağlıklı bir refah toplumuna erişmek için de ayrıca “sorgulayan”, “eleştirel düşünce” geliştirmek zorundayız.
Bir ulus devlet olabilmek ve ulusal değerleri yüksek tutmak gerekir ki milli eğitimde başarılı olabilelim.
Yarının kuşaklarını bugünden “en iyi nasıl” yetiştirebiliriz, onlara “hangi değerleri” ve “bakış açılarını” kazandırmalıyız, diye düşünce ve fikirler geliştirmeliyiz ki geleceğin anne ve babaları çok sağlıklı ve iyi karakterli olabilsinler.
Biz ne olursa olsun anne ve babamızın değerini çok iyi bilmeliyiz.
Onlar ile fırsat yaratıp bol, bol konuşmalı birlikte zaman geçirmeliyiz, güzel anılar kazanmalıyız.
Yaşam bazen insan öyle bir yol çizer ki anne ve babamızdan yıllarca ayrı kalırız.
İşte o yıllar çok çabuk geçer, gider ve bir de bakarsınız ki artık kendiniz ileri yaşlara erişmiş olursunuz, anne ve baba ise Allah’ın rahmetine kavuşmuştur…..
Böyle önemli bir gün olduğunda ise içinize bir sızı düşer, gözlerinize ise sessiz yaşlar….
Geri gelmeyen yıllar, yitirilmişlikler, toplanılamamış anılar, bir daha görüşememezlikler…
Bunu anlatabilmek pek de kolay değildir….
Sizler tüm bu nedenlerden dolayıdır ki her zaman ve her yerde sahip çıkın anne ve babanıza, onların varlığına ne olursa olsun hep şükredin…
Bugünün getirdiği anımsama ile hem kendi babamızı, hem de kayınbabamızı yeniden anmalı, saygı ve sevgi dileklerimizi iletmeliyiz.
Sonsuzluğa uğurlanmış olan babalar için Tanrı’dan rahmet diliyoruz.
Günümüzün sorunlarına rağmen yine de BABALAR GÜNÜ tüm babalara kutlu olsun!