AYRIK OTLARI

ABONE OL
12:19 - 24/08/2022 12:19
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Anızları saran ayrık otları

Tarlada buğday hasatı sonrası kalan anızları arsız ayrık otları sarar. Ayrık otu fırsatçıdır.  Yanında diğer bitkiler ile birlikte yaşamak istemez. Onlara yaşam hakkı tanımaz. Saldırgandır, kendisine sürekli alan açarak yayılır.

Bencil, bireyci yapısından dolayı yalnız yaşar.

Ayrık otunun yaşamı mevsimseldir. Kışın zor şartlarda yaşama dirençi gösteremez. Toprak altına inerek tekrar yazı bekler. Sadece kendi varlığı için yaşar. İnsanlığa, doğaya’ çevreye bir faydası olmaz.

Ayrık otu benzetmesininden mesleklerini hakkı ile yapan gazete, televizyon ve gazetecileri  tenzih ediyorum. 

Eleştiri,  gazetecilik adına özünde sermayenin bir kesiminin yanında olmasına rağmen halkçı gözükmelerini açığa çıkararak, halkın gazetecilerini onura etmek. 

Net bir dil ile: İşçi, emekçi ve yoksulların:  İş, iş güvencesi ve güvenliği, aş, barınma, hak, hukuk, adalet …, birlikte kardeşçe yaşam mücadelesini  sahiplenir gözüküp, boğmaya çalışanların açığa çıkmasıdır. 

Darbeler, antidemokratik uygulamalar, çalışma alanlarında uygulanan mobingler,  mesleki  çalışmalarından dolayı yargılanmalar, tehdit, işkence, öldürülmeler… Devrimci, demokrat , sosyalist gazetecilere bu türden baskılar uygulanırken cengaverlere televizyon ekranları, gazete sayfaları  açılıyor.

Gazetecilik mesleğini hakkı ile yapan fidanlar “ biçilerek”  yerlerine sisli havalarda “cengaver” kodu ile  göreve çağrılan sözde gazeteciler  yerleştiriliyor.

“Muhalefet ve  iktidar medyası” tarafından ortaya konulan tiyatrolar turneye çıkmadan gişe rekorları kırıyorlar.

Hayat TV, İMC, Yol  TV…, kapatılmasının ardından sol  siyaset adına Tele-1, Halk, KRT, Kısmen FOX TV  ekranlarında  haberci, yorumcu, gazeteci, çeşitli proğramlar ile umut dağıtılmaya başlandı. Bu yayın organlarında    elbette samimiyet ile çalışan, emek veren, basın ahlakına uygun mesleğini icra edenleri eleştiriden ayırıyor, çalışmalarını selamlıyorum.

Sisli havalarda  cengaver kotları ile ekranlara çıkarılanlar demokrasi kahramanları ilan ediliyorlar.

Biçilen fidanların anızları arasına yaydıkları ayrık otlarına, halkın gazetecisi  kimliği kazandırmaya çalışıyorlar.

Popüler  gündemlerini, sermayenin çıkarına zarar vermeyecek şekilde azıcık yüz sürerek haberleştirip, yorumluyorlar.  Yazdıkları, konuştukları, yaşamları ile halk arasında en ufak doku oyumu yok!

Jöleli saçları, sponsorlardan giysileri,  maaş artı pirimleri  biat ettikleri …zadelerce  dolgun ödenir. Kurgulanmış yazılar ve söylemler ile gündeme göre,  vurulacak hedeflere “taarruz edilerek,” yoksul halk kitlelerine umut olmaya çalışıyorlar.  Görünürde iktidar ve muhalefet medyası  algısı yaratılıyor. Gerçekte sermayenin çıkar çatışmasında  taraf olarak temsil görevi yaparlar.

Bir iki örnek verecek okursak: FOX TV’de İsmail Küçükkaya’nın sabah proğramında popüler konuklar, haber aktarma yöntemi,  soru sorma, analiz… yapılması ile  yoksul halk kesimleri arasında bir bağ  görebiliyor musunuz?  İsmail Küçükkaya’nın neresi halkçı?

KRT’de Zafer Araplirli’nin Medya Terapi proğramı, tam da adına yakışır isim almış. Bu proğram akışında aktarımlara baktığınızda özünde halkın sorunlarına dokunan söylemler, tanımlar var mı?

Halk televizyonunun müdavimi İsmail Saymaz’ın eline gelen belgeleri açıklayarak Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekilliği arayışının neresinde halkçılık var?

1980 darbe yıllarında Türkiye’de deyim yerindeyse “kan gövdeyi götürürken” lokantalarda böcek, Soğukoluk’da fuhuş yapanları  kovalayan Uğur Dündar’ın bugün  kendini Atatürkçü, demokrat ilan etmesine özenen Serhan Asker’in her şeyi getirip Atatürk’e bağlayarak kendisini Uğur ağbisinin varisi ilan ediyor olmasının neresi halkın kültürü?

Bunları çoğalta biliriz.  Mesele bunları kişiler olarak hedef almak değil. Asıl mesele sisli havayı dağıtarak, sermayenin değil,  halkın gerçek gazetecilerini açığa çıkararak sahiplenmek.  Bu tür eleştirilere savunma  hattı oluşturuyorlar. “Biz bu kadar yıldır gazeteciyiz. Biz şurdan, burdan…, işten çıkarıldık, davalar açıldı…” Evet doğru. Sermayenin çıkar çatışması içerisinde yer almanızdan dolayı zaman zaman bu uygulamalara maruz kalmanız anormal bir durum değil. Sonuçta siz de paranızın, koltuğunuzun kalıcı olması mücadelesini veriyorsunuz.

İşleri ve yaşamları halkın gündemi  ile örtüşmeyen, sözde halkçı gazetecilerin yanlarına halkın ulaşması oldukça zor. Yaşadıkları semtler, tatil hediyesi oteller, kahvaltıya  sabah iş bağlama ile başlayan, akşam yemeklerinde bir sermayedarın masasında kadeh kaldıran, gece ilerledikçe kulüplerde hovardalıkları magazine düşenler halkın gazetecileri olurlar mı?  Bunların halkçılığı: Popüler hale getirilip, sokaklara çıktıklarında  fotoğraf çektirmek için  yanlarına yaklaşan halk ilk defa  yan yana gelmelerinden ibarettir. Halk ile aralarında ne düşünceleri, ne de yaşam şekilleri olarak en ufak bir bağ yok.

EVRENSEL ve BİR GÜN  gazetelere, çalışan gazetecilerine uygulanan baskılar sadece sermayenin nefreti değil.

Asıl mesele: EVRENSEL ve BİR GÜN  gibi gazetelerin toplumun tüm kesimlerine  ulaşmasını engellemek  içindir.

FOX, HALK TV, Tele-1, KRT destek aldıkları Belediyelerin, işverenlerin…işçilerine uyguladıkları baskıları, yolsuzlukları, işçi alımlarında dönen oyunları, kadrolaşmaları…,  haberleştire bilirler mi?

Yapamazlar! Çünkü,  yaşamlarını bu kanallar aracılığı ile sürdürüyorlar. sermaye arasındaki çıkar çatışmalarında  taraftırlar.

Kamuoyunda popüler olmuş haberler, olaylar ile ilgilenerek kendi popilitelerini güçlendirme uğraşındalar.

Bu basın yayın organları ve içlerine serpiştirilmiş  seçmece karpuzların direk halka dokunma, direk halkın somut sorunlarına duyarlılık gösterme, halkın sesi  olmak gibi bir dertleri de yok. Sermayenin sol berki olarak sahada yer alırlar. Olası büyük toplumsal muhalefet gelişimini önlemek için hakem olarak gözlemci, teknik direktör olarak oyun korucudurlar.

Sermayenin iktidar kesimi ve iktidar olmak isteyen kesimleri arasındaki çıkar çatışmalarından  dolayı:  Zaman zaman cezalar alırlar, yasal hak edişleri ödenmez. Muhalif sermaye “biz öderiz” diyerek kanatlarının altına alır.

Eee ne yapalım bunlar bu kadarını yapıyor Desteklemeyelim mi?

Bunların görevi zaten bu kadar yapmak, ileriye götürmemek. Eleştirinin özü de bu.

EVRENSEL ve BİR GÜN gibi gazetelerin sahipleri, çalışanları, destekleyenleri halkın kendisi. Köylü, çoban, işçi, kadın, öğrenci, memur…, kendi sayfalarına kendi seslerini nakş ediyorlar.

Ne denilir?

Çakalın saltanatı Aslanlar ayağa kalkana kadardır.

Hadi hayırlısı….

Ali Gültekin

Gazeteci / Yazar

ABLUKA (kitap)

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.