Avusturya’da dün yapılan genel seçimden aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi’nin (FPÖ) yüzde 29’a yakın oy oranıyla birinci çıkması ülkede yaşayan Türkleri kaygılandırıyor. Naziler tarafından kurulan aşırı sağcı partinin dünkü seçim zaferi yalnız Avusturya’da değil uluslararası kamuoyunda da yankı buldu.
Kamuoyu yoklamalarında yüzde 27 civarında oy oranıyla birinci çıkması beklenen FPÖ’nün en yakın rakibi merkez sağ Avusturya Halk Partisi’nin (ÖVP) 2 puan üzerinde oyla galip gelmesi, başta Türkler olmak üzere ülkede yaşayan farklı etnik kökene sahip göçmenleri tedirgin etti.
Uzun yıllardır bu ülkede yaşayan ya da burada doğup büyümüş Türk kökenli vatandaşlar, FPÖ’nün elde ettiği zaferin olumsuz yansımaları ve iktidara gelmesi durumunda yaşanabilecek sorunlara ilişkin AA muhabirine konuştu.
Viyana’daki bir hastanede idari görevli olarak çalışan Muhammed Yüksek, aşırı sağcı partinin çok basit bir strateji ile ciddi bir oy seviyesine ulaştığına işaret ederek, parti içinde öne çıkan bazı isimlerin “geriye göç, yalnız Avusturyalıların yaşadığı homojen bir toplum oluşturmak” gibi FPÖ’nün gerçek yüzünü gösteren açıklamalarda bulunduğunu, bazılarının ise burada çalışan, normal bir yaşam sürdüren göçmenlerle partinin bir sorunu olmadığını ifade ederek özünde ırkçı olan bu partiyi şirin gösterdiğini söyledi.
Yüksek, “Dün yapılan genel seçimlerde aşırı sağcı partinin birinci olması, burada doğup büyüyen bir Türk olarak açıkçası beni kaygılandırıyor.” ifadesini kullandı.
Aşırı sağcı FPÖ’nün 2017-2019 yıllarında koalisyon hükümetinin küçük ortağı olarak iktidarda yer aldığını hatırlatan Yüksek, o dönemde alınan İslamofobik ve ötekileştirici kararların hala hafızalardaki yerini koruduğunu dile getirdi.
Yüksek, FPÖ’nün birinci parti olmasının olumsuz yansımalarını öncelikli olarak Türk ve Müslümanların hissedeceğini belirterek, “Bu partinin Naziler tarafından kurulduğunu, FPÖ’nün içinde bugün dahi Nazi etkinliklerine katılan, çeşitli (Nazi) sembollerle kameraya yansıyan kişiler bulunuyor. Bizleri, Müslümanları hedef göstererek birinci olduklarını unutmamak gerek.” dedi.
Yüksek, aşırı sağcı partinin iktidara gelmesinin yalnız Müslüman ve Türkleri etkilemeyeceğini, farklı etnik köken ve dine mensup göçmenlerin de olumsuz etkileneceğine işaret ederek, “Bu ırkçı partinin bu ülkenin birliğini, demokrasisini ve geleceğini zor duruma sokacağı şimdiden belli.” dedi.
Aşırı sağcı partinin zafer kutlamalarına Nazi kimliğiyle bilinen isimlerin katıldığına dikkati çeken Yüksek, partinin genel başkanı olan Herbert Kickl’ın ırkçı Kimlikçiler Hareketi ile kutlama yaptığını söyledi. Yüksek, “Şunu kendimize sormamız lazım: İlk gün bunu yapanlar ilerleyen günlerde neler yapacak?” şeklinde konuştu.
Başkent Viyana’da doktorluk yapan Turgay Taşkıran da aşırı sağcı partinin, tarihinin en yüksek oy oranıyla seçimden birinci çıkmasının ülkede yaşayan göçmen kökenli vatandaşlar arasında tedirginliğe yol açtığını ifade etti.
Taşkıran, 2015’te yaşanan göç krizi sonrasında ülkede ciddi anlamda sağa kayış yaşandığını belirterek, son seçim sonuçlarında FPÖ’nün yüzde 29, merkez sağ ÖVP’nin yüzde 26 almasıyla sağ oyların yüzde 55’i bulduğuna dikkati çekti.
Partinin Nazi geçmişini ve seçimden iki gün önce üst düzey partililerin Nazi dönemine ait şarkıların söylendiği etkinliğe katıldıklarının ortaya çıktığını hatırlatan Taşkıran, “FPÖ’nün birinci parti olması ırkçı insanlara bir özgüven verecektir. Bunu önceki ÖVP-FPÖ koalisyonunda da görmüştük. Başörtüsü takanlar ya da siyahi olan vatandaşlarımıza karşı daha pervasız davranıp, onlara karşı sokak ortasında fiziki olmasa da sözlü saldırıların artacağını tahmin ediyorum önümüzdeki yıllarda.” dedi.
Taşkıran, açıklamalara göre hiçbir partinin FPÖ ile koalisyon kurmak istemediğinin anlaşıldığını belirterek, diğer partilerin kuracağı olası bir koalisyon hükümetinin göç dahil olmak üzere toplumun temel sorunlarına köklü çözümler bulmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi.
Viyanalı Türk işletme sahibi Kaddafi Kaya da 2017’de aşırı sağcı partinin koalisyon ortağı olduğu dönemde yaşanan olumsuz gelişmeleri hatırlatarak, “Bunun ön izlemesini 2017-2019 yılları arasında bizzat yaşamış bulunmaktayız. Zira o dönem Türk toplumuna karşı çıkartılan yasalarla toplum ciddi anlamda sosyal hayatta kısıtlamalara maruz kaldı.” ifadesini kullandı.
Kaya, son yıllarda aşırı sağ ve merkez sağ partilerin kullandıkları popülist söylemle göçmenlerin hedef haline getirilmesi, yabancıların ötekileştirilerek siyasete alet edilmesinin bir tür alışkanlık haline geldiğini belirterek, şunları söyledi:
“Türk ve Müslüman toplumu nezdinde bu dışlanmışlık biraz da bağışıklık kazanmış durumda. Bunun nerelere varacağı, bu tehlikenin hangi boyutlara ulaşacağı şu an toplum içinde çok ciddi anlamda endişe kaynağı oluşturmakta. Bu da genç olsun, yaşlı olsun birçok insan için korkuların var olmasına sebep olan, zemin hazırlayan bir durum.”
Esnaf İbrahim Fırat ta aşırı sağcı partinin bu düzeyde yüksek oyla seçimi kazanmasının normal yaşamın sürdüren sıradan insanları nasıl etkileyeceğinin temel kaygıların başında geldiğini dile getirdi.
Fırat, “Bu durum illa etkileyecek çünkü söylem değişiyor, söylem sertleşiyor. Bazı derinlerde gizlenen duygular herhalde açığa vurulacak. Örneğin, ‘Türkler gitsin, Afganlar gelmesin’ gibi. Ya da hiçbir şey bulamazlarsa da siyasal İslam üzerinden yürürler ve her zaman gündemi canlı tutarlar. Çünkü aşırı sağcı bir partinin topluma verebilecek herhangi bir şeyi yok. Ancak kaygı ve korku pompalar.” dedi.
Aşırı sağcı partinin kısa süre öncesine kadar ciddi yolsuzluk iddialarıyla çalkalandığını hatırlatan Fırat, FPÖ’nün bu kadar yüksek bir oy almasının şaşırtıcı olduğunu söyledi.
Fırat, düzensiz göç, Ukrayna’daki savaşın yol açtığı hayat pahalılığının bu yükselişte belirleyici rol oynadığını dile getirerek, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde aşırı sağcı söylemlere vatandaşların daha fazla kulak kabarttığını, böyle zamanlarda sağcı partilere yönelik teveccühün her zaman artış gösterdiğini ifade etti.
ALMANYA
Az önceASYA
Az önceASYA
Az önceEKONOMİ
8 dakika önceALMANYA
19 dakika önceALMANYA
1 saat önceALMANYA
1 saat önce