ALMANYA’DA TÜRK GAZETECİLER DERDEST EDİLDİ

ABONE OL
21:07 - 22/05/2023 21:07
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

-Neden derdest edildi anlayan varsa beri gelsin-

Herkesin, düşüncesini söz, yazı ve resimle özgürce ifade edip yayma ve herkese açık olan kaynaklardan, hiçbir engele uğramadan bilgi edinme hakkı vardır. Basın özgürlüğü ile radyo ve Film aracılığıyla haber verme özgürlüğü, güvence altındadır. Sansür uygulanamaz” (Alman Anayasası’nın basın özgürlüğü ile ilgili 5. Maddesi) 

Alman Anayasası’nın 5. Maddesinde basın özgürlüğünden bahsediliyor. Bu özgürlüğün aynı zamanda Anayasal güvence altında olduğunun altı da kalın bir şekilde çiziliyor. Elbette alkışlanacak bir güvence. Benim anlamadığım; demokrasinin beşiği olarak bize tanıtılan Almanya’nın, bu güvenceye rağmen yani ANAYASA’ya rağmen, kolluk kuvvetlerinin iki gazetecinin kapısına hangi gerekçeyle dayandığıdır. Sabahın köründe, köpeklerle 20 kişilik bir ekiple. Çocuklarının ve eşlerinin gözleri önünde; ben burayı anlamakta güçlük çekiyorum (17.05. 2023). Anlayan varsa beri gelsin.

4 saat boyunca da gazetecilerin evleri didik didik aranıyor. Evde kadın varmış, çocuk varmış, onların psikolojileri bozulacakmış kolluk kuvvetlerini ilgilendirmiyor. 9 saat sonra serbest bırakılıyorlar. Bu dokuz saat süresince herhalde kahve içip karşılıklı sohbet etmiş olamazlar.

Böyle bir olay Türkiye’de olduğu zaman dünyayı ayağa kaldıran Alman basın kuruluşlarının ise sesi soluğu çıkmıyor. Sesini çıkaranlar da var elbet, onlar da derdest edilenlerin Erdoğan yanlısı olduğundan dem vuruyorlar. Haksızlığın, hukuksuzluğun, Erdoğancılığı mı olurmuş. Haksız olan her zaman haksızdır. Haklı olan da haklı. Anayasa herkesin Anayasa’sıdır.

Alakalı-alakasız konularda hemen basın toplantısı yapan, basın bildirileri yayınlayan, yürüyüşler yapan Türk gazetecileri de bu sefer suspus oldular. Türk gazetecilerinden bahsediyorum. Türklerin kurdukları basın kuruluşlarından bahsediyorum.

Anayasal özgürlük denilen şey acaba nasıl bir şeydir, bu özgürlük kimler için geçerlidir? Güçlü olanın haklı olduğu bugünün dünyasında bu sorunun cevabını bulmak oldukça zor.

Ben bu kadar sözden sonra sözü duayen gazeteci Ahmet Külahçı’ya bırakayım. Ahmet Külahçı, Hürriyet Gazetesi Avrupa Koordinatörüdür. Konuyu enine boyuna işlemiş. Güzel işlemiş. Ben de o yazıyı, kendisinden müsaade alarak önemine binaen köşemde aynen yayınlıyorum. Külahçı bu kadar da olmaz, olmamalı demiş…Güzel demiş.

BU KADAR DA OLMAZ OLMAMALI

 “Sabah gazetesi Almanya Temsilcisi İsmail Erel ile Sabah Avrupa Yazı İşleri Müdürü Cemil Albay’ın Frankfurt yakınlarındaki oturdukları evlere çarşamba günü sabahın köründe polis baskın düzenledi. İsmail Erel’in kapısına 20’ye yakın polis dayandı. Beraberlerinde iki polis köpeği de vardı. Cemil Albay’ın da öyle.

Darmstadt Savcılığı ve Hessen Polisi’nin katılımıyla düzenlenen baskında, meslektaşlarımızın evleri didik didik arandı.
Hem de 4 saat boyunca.
Evlerindeki cep telefonlarına, bilgisayarlara, ses kaydı cihazlarına, klasörlere el konuldu.
Daha sonra da polis araçlarına bindirilerek ifadeleri alınmak üzere Darmstadt Emniyeti’ne götürüldüler.
Hatta navigasyonlarının izlenmesi için otomobilleri bile çekicilere yüklenerek Darmstadt’a götürüldü.

9 SAAT SONRA SERBEST BIRAKILDILAR

İsmail ve Cemil, Emniyet’te saatlerce alıkonuldu.
Yaklaşık 9 saat sonra da serbest bırakıldılar.
Darmstadt Savcılığı ile Güney Hessen Emniyet Müdürlüğü ortaklaşa bir basın açıklaması yaparak, “Darmstadt Savcılığı’nın soruşturması çerçevesinde tehlike teşkil eden kişisel verileri yayınlama şüphesiyle Emniyet güçleri çarşamba sabahı (06.30) Mörfelden-Walldorf’ta 46 ve 51 yaşlarında iki gazetecinin özel konutlarında arama yapmıştır. Elektronik kayıt aygıtları ve başka kanıtlara el konulmuştur. İşlemler tamamlandıktan sonra iki erkek de serbest bırakılmıştır” ifadelerine yer verildi.
Arama emri, Darmstadt Savcılığı’nın başvurusu üzerine Darmstadt Sulh Mahkemesi tarafından 1 Şubat 2023 tarihinde verilmiştir.
O kararda, ‘www.sabah.com.tr’ internet sitesinde 22.09.2022’de, 23.09.2022 tarihli Sabah gazetesinde de Gülen Hareketi’nin sorumlularından olduğunu ileri sürdükleri Cevheri Güven’e ve ailesine ait Ceza Yasası’nın 126. maddesi A bendine göre suç teşkil eden, detaylı kişisel bilgileri yayınladıkları şüphesiyle İsmail Erel ile Cemil Albay’ın evlerinde arama yapılması yer almaktadır.
Hatta soruşturmanın amacını tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle, önceden ifadelerine başvurulmaması da.

MEDYANIN TUTUMU

Alman medyasında polis baskınıyla ilgili çıkan haberlere bakıyorum.
“Olamaz, bu kadar da olamaz. Olmamalı” diyorum.
Frankfurter Rundschau gazetesi, ‘Hessen’de Erdoğan’a yakın basına baskın-Gazeteciler bir Gizli Haber Alma Teşkilatı’nın uşağı’ başlığıyla verdi haberi.
Die Welt gazetesi, ‘Hessen’de Türk redaktörlere baskın. Ankara Alman Büyükelçi’yi çağırdı’ başlığıyla.
Bild gazetesi ‘Baskın nedeniyle Erdoğan, Almanya Büyükelçisi’ni çağırdı’ başlıklı haberinde, “Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Dışişleri Bakanlığı, Alman Büyükelçi’yi çağırdı” diye yazdı.
Stern dergisi haberi ‘2 gazeteciye soruşturma nedeniyle Ankara’da Alman Büyükelçisi çağrıldı’ başlığıyla verdi.
Der Tagesspiegel gazetesi, ‘Gazetecilere baskın Türkiye’yi kızdırdı: Ancak teröristler ve ajanlar böyle gözaltına alınır’ başlığıyla Türk tarafın tepkisine yer verdi.
Alman televizyonlarında da baskın nedeniyle Almanya’nın Türkiye’deki Büyükelçisi Jürgen Schulz’un Türkiye Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldığı ön plana çıkarıldı.
Alman medyasındaki haberlerin hemen hemen hepsinde Sabah’ın ‘Erdoğan yanlısı’ olduğunun altı özellikle çizildi.
‘Erdoğan’ın gazetecileri’ diyenler bile oldu.

ALMANYA’NIN GAZETECİLERİ

Evlerine baskın düzenlenen İsmail Erel ve Cemil Albay, Alman yasalarına göre Almanya’da kurulmuş Turkuvaz atv SABAH GmbH şirketinin yayınladığı Avrupa Sabah’ın personelidir.
Onlar Erdoğan’ın değil, Almanya’nın gazetecileridir.
Yıllardır Almanya’da gazetecilik yapmaktalar.
Daha önceki dönemlerde teröristler tarafından öldürülerek şehit olan Türk askerlerini ‘Erdoğan’ın askerleri’, Türkiyedeki cezaevlerini ‘Erdoğan’ın hapishaneleri’ olarak niteleyen Alman medyası artık bu yaklaşımından vazgeçmelidir.
Alman Anayasası’nın basın özgürlüğü ile ilgili 5. maddesinde, “Herkesin, düşüncesini söz, yazı ve resimle özgürce ifade edip yayma ve herkese açık olan kaynaklardan, hiçbir engele uğramadan bilgi edinme hakkı vardır. Basın özgürlüğü ile radyo ve Film aracılığıyla haber verme özgürlüğü, güvence altındadır. Sansür uygulanamaz” denilmektedir.
Buna rağmen Alman medyasında meslektaşların bunu görmezden, duymazdan gelmelerini, Türkiye’de bir basın mensubu gözaltına alındığında eleştiren Alman politikacıların kendi ülkelerinde yaşananlara karşı suspus olmalarını anlamak mümkün değildir.
Almanya’da medya mensuplarının haklarını savunmak için var olduklarını ileri süren gazeteciler cemiyetlerinin sessiz kalmalarını da.“

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.