AKADEMİK KARİYERLİ DİLCİLERDEN BEKLENTİ

ABONE OL
11:27 - 23/10/2020 11:27
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

TDK Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hayati Develi’nin, TDK internet sayfasında yer alan “Dilimize Bulaşanlar” başlıklı yazısına ithafen…

Makam büyük olunca yazının içeriği ve dile katkısı da zengindir düşüncesiyle yazıyı okumak istedim. Fakat maalesef masalımsı bir anlatım sergileyen bilimsel(!) yazının ortaya yeni bir şey koymadığı gerçeğiyle yüzleşmenin hüznünü yaşadım. Hani ne derler “Dağ fare doğurmuş.” Yazının tamamı üzerinde durmak istemiyorum. İsteyen, aşağıda vereceğim bağlantıdan okuyup değelendirebilir. Bu yazımda fazla ayrıntıya girmeden rastladığım bir çelişki üzerinde durmak istiyorum. O bölümü aynen aktarıyorum:

“Pandemi, salgın demek değil: salgın = epidemi. Epidemi veya salgın, sınırları belirli bir alanda enfeksiyonun yayılmasını ifade ediyor. Ancak salgın ülkeler arasında yayılır, birden fazla ülkeyi etkisi altına alırsa pandemi oluyor. Buna salgın diyemeyiz, başka bir şey, belki genel salgın denilebilirdi.”

Görüldüğü gibi pandemi sözcüğüyle ilgili bir açıklama yapılmış. Büyük ihtimalle bizim paylaşımlarımızdan birinde işlediğimiz bu konuyu görmüş ya da duymuş olmalı ki ortaya akademik kariyer ağırlığını koyarak “Pandemi, salgın demek değidir.” diyerek noktayı koymak istemiş. Mümkündür, elbette itiraz etme hakkı vardır. Fakat eğer siz bilimsel bir yolda ilerliyorsanız ve bu doğrultuda itiraz ediyorsanız bunun karşılığında mutlaka bilimsel bir tez ortaya koymak zorundasınız. Bu bilim adamlarının çok iyi bildiği bir kuraldır. Okuduğumuz yazıda öyle bir tez ortaya konulmadığı gibi iki cümleden ibaret o bölümün birinci cümlesinde “değildir” derken ikinci cümlede aynen “Belki genel salgın denilebilirdi.” demenin ne anlama geldiğini anlamak mümkün değil. Arka arkaya iki cümlede kendi içinde ters düşen bir bölüm… Ne denilebilir ki?

Bakın, “pandemi” için biz ne demişiz:

“Son günlerde yaşanan olaylar sonucu hızlıca dilimize giren ve yerleşmeye meyilli olan “pandemi” sözcüğünün dilimizdeki tam karşılığı “salgın”dır. Dilin kurallarına uygun böylesi güzel ve anlamlı bir sözcüğümüz varken neden ısrarla el dilinden alıntı bir sözcük ön plana çıkartılır ve kullanılır anlaşılır gibi değil.

 Salgının daha büyük boyutlarda, dünya çapında olduğunu belirtmek için rahatlıkla KÜRESEL SALGIN ya da BÜYÜK SALGIN denilebilir.”

Yorumu siz değerli okuyucularıma bırakıyorum. Ayrıca bilinmesini isterim ki bazı TV kanallarında KÜRESEL SALGIN önerimizin kullanıldığını görmek, bu konularla ilgili çalışmalarımızın ses getirmesi adına bizi cesaretlendirmiştir.

Kimse kusura bakmasın, bu tür dil ile ilgili konularda beni ne makam-mevki ne de eş-dost endişesi ve duygusallığı etkileyebilir. Dil, kişiselliğin çok üstünde millî bir değerdir. Bu nedenle aman o kırılır, bu darılır; aman o falanca makam sahibidir vb söylemlere bugüne kadar taviz vermediğim gibi bundan sonra da böyle bir tutum içine girmeyeceğim aşikârdır.

Türk dili konusunda yetkin olması gereken makam sahiplerinin, Türkologların en önemli sorunu güncel konularda anında sözcük taramaları yaparak el dili (Sayın Develi’nin yazısında geçen “yabansı” söcüğü “el dili, yabancı dil” kavramlarından uzaktır.) sözcüklere anında müdahale ederek karşılıklar üretmek, türetmek olmalıdır. “O bunu dedi, şu şöyle demiş, bu böyle dedi…” vb boş laflarla bu işler olmaz. Otorite ağırlığını göstermek ve koymak zorundadır. Makama oturmakla iş bitmiyor. O makamın beklentisi doğrultusunda icraat gerekir. Bu iş yapılırken de halkın söylemine, dilin yapısına ters düşmeyecek, kuralları ve mantığı sağlam sözcükler gündeme getirilmek zorundadır. Aksi halde daha önceki dönemlerde gördüğümüz gibi TDK fıkramsı sözcükleriyle dalga geçilir bir kurum olmaktan kurtulamayacaktır.

Tahsin MELAN

 Konuya ilişkin yazının bağnaltısı:  http://tdk.gov.tr/icerik/basindan/dilimize-bulasanlar/

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.