AÇLIKLA TOKLUĞUN SAVAŞI…

ABONE OL
16:07 - 14/02/2022 16:07
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Batı dünyasının yarattığı, tüketim toplumu olmaya mahkûm olduğumuz pek çok gün icat edildi. Sevgililer günü, Anneler günü, Babalar günü, Dünya Barış günü vs. Birde tokluk günü icat etsek te, aç olanların karnını doyuracak, faturalarını ödeyecek, insan olduklarını hatırlatacak işler yapılsa…

Ama heyhat…  Bunu dünya üzerinde bir tek Kaddafi yapmıştı… Petrol geliri olan Amerikan dolarlarını çöldeki bir çadır bankta tepeleme yığan, ödemelerini bahçe küreği ve bavulla yaptıran tek lider olarak tarihe geçti.

Zamanın batılı stratejistleri onu çok tehlikeli buldular ve kendi değerlerine uygun bulmadıkları için yok etme yolunu seçtiler. O günden bu güne de Libya huzur bulmadı. Şimdi halk Kaddafi’yi mumla arıyor.

Her dönemde iyilerle kötülerin savaşı vardır. İyilerin duadan ve doğruluktan başka bir silahı yok iken, kötüler her türlü argümanı kullanmakta ustadırlar. Silah, para, kadın, uyuşturucu, yalan-dolan, tehdit ve vaatler dahil.

Bir üzüm salkımı düşünün. Üzümün taneleri iyidir, güzeldir, sulu ve hoştur. Ancak onları bir araya getiren sap serttir. Hiçbir işe yaramaz. Sadece meyveleri bir arada tutma gücünü kullanır. İyi insanların yer aldığı kuruluşların başındakilere bir bakın. Bunların çoğu işe yaramaz, beş para etmez guruplardır.  Onlar sadece ellerindeki gücün farkındadır. Parayı veya siyasi güçlerini kullanırlar.  Sizi tehlikeli gördükleri zaman Belki bedeninize zarar veremezler ama içinizdeki iyi ve güzel duygulara, yardım isteğinize, sevginize saldırırlar. Çünkü onların hedefi sizi bir robot gibi kullanmak, Sayıyı çoğaltarak kendi askerleri haline getirmeye çalışmaktır.

***

Bugün daha iyi bir Türkiye için bir araya gelenlere baktığımızda, fotoğrafın umut vermesinden çok özellikle bir partinin sol anlayış çizgisinden uzaklaştığı, çoğunluğun içinde azınlık olarak kaldığı zannına kapılıyoruz. Eski bir sosyal demokratın kulaklarımda çınlayan sözü aklıma gelir : “Bize göğsümüzü açtırmayın. Bu süslü gömleğin altındaki yaraları görseniz siz bile ürkersiniz” demişti.

Bu içinde bizimde yer aldığımız günlerde ne gibi haksızlıklara uğradığımızı hatırlatıyor.

Mevcut fotoğrafın karşısında başka bir fotoğraf oluşuyor. “Muhalefetin muhalefeti” fotoğrafı… Bu fotoğraf halkın içinden geldiği için geçmişte bir işe yaramamış parti kurmaylarının oluşturduğu heyetten daha fazla ümit verici görünüyor. Çünkü süslü masalardan ve kıyafetlerden ziyade, çalışan ve üretenlerin -hatta bugünlerde üretemeyenlerin- sesi olarak daha fazla inandırıcılığa sahip.

***

Bütün bu karma karışık birleşmelerin, muhalefetin, iktidarın dışındaki genç lider Hüseyin BAŞ ise, başını eğmeden yalın kılıç kendi mücadelesini ve inandığı davanın bayraktarlığını yapmaya devam ediyor.

Bazen, korkaklar ve yalancılar ile bir yolda beraber yürümektense, tek başına karanlığa karşı çıkmak, ona meydan okuyup, ışık olmaya çalışmak, başarılı olmaktan ziyade onurlu bir davranıştır.

Bugün açlık sınırına gelmiş olanların karşılarında çaresiz kaldıkları toklar ile yaşam savaşı devam ediyor. Bu gerçeği yadsıyarak ittifaklar yapmak mümkün değildir.

Bazı insanları görmezden gelmek, beyanatlarını ve söylediği gerçekleri kabullenmemek, topluma yansıtmamak, engellemeye çalışmak günümüzde ne siyasetin ne de basının inandırıcılığını geçerli kılmıyor.

Önemli olan kararlı bir duruş, inanç, yürünecek yolun ne olduğunu önceden görme öngörüsüdür. Bunu yaparken hedefe varmak için duyulan özlem, kararlılık ve inançlı kadrolar büyük önem taşır.  Geçmişin karanlığında boğulmaya izin vermemek, geleceğin aydınlığını kucaklamak için yürüyüşe devam etme kararlılığını göstermek gerekir.

Eğer hatırlarsanız, Atatürk Samsun’a doğru kutlu yola çıktığında tek başına bu kararı almış, daha sonra etrafı kendisine inananlar ile dolmuştu.

Dağcılar bilirler. Bazen güneşi boşa geçirmemek, aydınlığa kavuşmak için  karanlıkta yola çıkılır. Dağ yolunda herkes yalnızdır. Kayalıkları ve patikaları tırmanırken kendilerini yavaşlatacak, yürüyüşlerine engel olacak ağırlıkları sevmezler. Kendileri ile Zirve’de buluşacakları insanlara dikkat ederler.

Bu çok hızlı gelişen olaylarda Milli Ekonomi Modeli, Milli Devlet gibi hazırlıkları ve programı olan tek kişi Hüseyin Baş’tır ve yalnız değildir.  Onu görmezden gelenlere, genç bulanlara, farklı yaftalar yapıştıranlara vereceği bir dersi olduğunu zaman içinde gösterecektir.

Yeter ki kararlılık mesajı vermeye, köylünün ve çiftçinin nabzını tutmaya devam etsin…

 

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
    Tüm Yorumlar (1)
    • Mert

      Merhum Prof. Dr. Haydar Baş hocamızı görmek ve onu duymak istemediler. Allah ondan razı olsun Ehlibeyt’e komşu eylesin. Şimdi de kalkmış biri bu Külfete beraber katlanacağız demektedir. Yahu ben senin yediğin haltların bedelini neden ödeyeyim?
      Sen benim başımın belasımısın ve KADERİM olamazsın!

      Yanıtla
      +0
      -0