YURT SEVER YURTTAŞLIK

ABONE OL
22:46 - 22/05/2022 22:46
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

· Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda “etken” görev üstlenmiş olan ve “çağdaş” bir devlet olmak için yurttaşların birlik anlayışını geliştirmede önemli olması beklenilen “milliyetçilik” duygusu ve anlayışı ne yazık ki çok değişik yönlerden gelen farklı etkilemeler sonucu “zayıflatılmış” ve “yok” edilmeye çalışılmıştır.

· Milliyetçilik “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası”nda çok açık bir biçimde bellidir. (1982):

· Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na göre, Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür;

· Milliyetçilik “yurttaşlık” temeline dayanır, dinsel inançlara ve soy-sop bağlarına dayanmaz.

· Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kabul ettiği bu tür milliyetçilik için kısaca “Atatürk milliyetçiliği” de denilir.

· Ülkemizde yaşayanların, yurttaşlarımızın öz yurtlarını sevmeleri, koruları ve ortak çıkarları savunmaları için var olan bu milliyetçilik yurttaşlık bağı üzerinden kurulur ve ayrımcılığa, ırkçılığa karşıdır.

· İstenilir ki yurttaşlar ülkenin ve milletin-halkın geleceği için, sosyal huzuru ve refahı için ortak istemlerde bulunsunlar ve birlikte çabalasınlar.

· “Atatürk Milliyetçiliği” kavramı üzerinde durmalı, incelemeli ve kavramaya çalışmalıyız:

· Yaşamı boyunca çok kitap okuyan, araştırmalar yapan, tarihe ilgisi olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ırkçı yaklaşımla yazılmış ve bilimsellikten uzak batılı tarih kitaplarından rahatsız olmuştu.

· İncelemelerinde ve araştırmalarında ve yaşamında açıkça görmüştür ki her zaman güçlü devletler Türkler ile uğraşmışlar ve Türk topraklarını elde etmek istemişlerdir.

· Gazi Mustafa Kemal Atatürk her türlü girişiminde ve çabasında halkın içinde bir ayrımcılığa gitmeden yurdun düşman istilasından kurtarılmasını istemiştir.

· Atatürk’ün amacı ulusal ve savunulabilir sınırlar içerisinde bir Türk ulus-devletini kurmak için Türk milliyetçiliğini öne çıkarmaktı.

· Atatürk milliyetçiliği din ve ırk ayrımından uzak, ortak yurttaşlık temelindedir.

· Atatürk’e göre, ulusal sınırlar içindeki “Türk Milleti’ni etnik kökenlerine göre ayrıştırmak birkaç düşman etkisini beyinsiz, gericiden başka hiçbir millet bireyi üzerinde üzüntüden başka bir tesir bırakmamıştır.

· Tarih içerisinde sömürgeci devletlerin etkisi altındaki Asya ve Afrika ülkelerindeki “milliyetçilik” özellikle batı ve onların değerlerine karşı bir tepkime olarak kendini göstermişti.

· Atatürk milliyetçiliğinde ise batı kökenli “çağdaş ilkeler”, milliyetçilikten ayrı olarak faydalanılması gereken “evrensel değer”lerdir.

· Her konuşmasında, her türlü girişiminde ve önderliğinde bir tür yurtseverlik, bir bütünleştiricilik ile yeniden bir devletin kurulmasını sağlamıştır.

· Atatürk anlayışına göre milliyetçilik, temelde Türkiye Cumhuriyeti’nin bütünlüğünü korumayı ve ülkenin birliğini tehdit edebilecek ayrılıkçı akımları engellemeyi amaçlamak içindir.

· Milliyetçilik kavramı ve akımları dünya genelinde son yüz yıldır yoğunlukla üzerinde durulan bir konu olmuştur.

· Çok çeşitli milliyetçilik türleri ve akımları da var olmuştur.

· Son dönem Osmanlı aydınları da bu konuda durmuşlar ve fikir üretmişlerdir.

· Türk Kurtuluş Savaşı ise biz göstermiştir ki, ancak “tüm” halkın birleşmesi, inanması ve çabalaması ile bir ortak “kurtuluşa” gidilebilir.

· Üzerinde geçen yüz yıl içerisinde Türkiye Cumhuriyeti kendi devlet modelini, çağdaş ve uygar olabilme hedeflerini büyük bir özen ve azimle ortaya koymuştur.

· Kendisini tüm dünyaya kabul ettirmiş ve özenilecek bir devlet olabilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti özellikle bulunduğu stratejik konumu nedeni ile de ne yazık ki her zaman emperyalist güç odaklarının gözüne batmıştır.

· Her bir an ve her yerde hiç de geri durmadan yılmadan, içten içe Atatürk Devrimlerinin, cumhuriyetin “kuruluş ilkelerinin” değersizleştirilmesi, önemini yitirmesi için uğraşmışlardır.

· Çok değerli halkımız ve onun çok önemli yöneticileri ise uzun yıllardır ne kendi değerini ne de varlık nedeni olan öz değerlerini kavrayabilmiş ve ellerinde tutabilmişlerdir.

· Milliyetçilik kavramı bu nedenle çok iyi anlaşılması ve içselleştirilmesi gereken bir kavramdır.

· Atatürk milliyetçiliği diyerek topluca vurguladığımız bu bakış açısını, yurtseverlik anlayışını gündem dışı bırakmak, içini boşaltmak için devam eden olumsuz çabalar ise gittikçe artmaktadır.

· Türkleri, Türkiye yurttaşlarını karalayabilecek, değersizleştirebilecek ya da dünyada onları “barbar” kaba insanlar, cahil ırk… gibi göstermek isteyecek kişiler, gruplar ve akımlar olmaktadır.

· Ulus devlet olarak bir yurt ve o yurdun içinde hukuk devletinin tüm olanaklarını kullanabilen, yasalar önünde eşit haklara sahip bir yurttaşlık ile tanımlayabileceğimiz Atatürk milliyetçiliği aslında tam da bu çok zor geçen günlerde bizler için yeniden düşünülmesi ve kavranılması gerekendir.

· Çağın getirdiği her türlü yüksek teknolojiyi kullanabilen, bilimde geri kalmayan, kişiliği ve ahlakı gelişmiş, aklı ile düşünebilen, iradesini özgür tutabilen, çalışkan ve öz güveni yüksek yurttaşlar olduğumuz gün hem yurdumuzu, hem de bireysel olarak kendimizi koruyabilecek bir düzeye erişmiş olacağız.

· Öz dilimiz olan anadilimiz Türkçe’ye çeşitli yönlerden gelen saldırılar, değersizleşmeler ve kompleksli bir toplum yaratma çabaları bizler için Atatürk milliyetçiliğine bir tür saldırıdır.

· Milliyetçi olmak ayni zamanda yurdumuzun “yer altı” ve “yer üstü” kaynaklarına, insan kaynaklarına, tarihsel ve kültürel öz değerlerine sahip çıkmaktır.

· Atatürk milliyetçiliği tüm yurttaşları “eşit kabul ettiği” için her türlü soy-sop-ırk-kabile ve inanç-din-mezhep ayrıştırmalarına ve bunlar üzerinden üretilen görüşlere ve siyasetlere de “taraf” olamaz.

· Olmamalıdır!

· Son yılların toplumsal, ekonomik ve kültürel sorunları, yozlaşmaları ve çöküş belirtileri ise birden ortaya çıkmamıştır.

· Ne zaman ki Türk milleti, “yurttaşlarımız” öz bilincini yitirmeye ve sahte gündemlerin içine çekilmeye başlanmıştır etkisini ve de gücünü yitirmiştir.

· Son dönemin getirdiği dijital erişim ve kolaylıklar ile birçok konu herkesin elinin altında olmaya başlamıştır.

· Bununla birlikte zayıflık gösterdiğimizde ise dışarıdan gelebilecek her türlü etkilenmeye de açık oluyoruz demektir.

· Son dönemde modern çağ, özgürlükler, bireysel haklar, moda, sinema, küreselleşme, müzik, edebiyat, televizyon, diziler, filmler, eşitlikler…. gibi kavramlar yağmur gibi her yandan ve durmaksızın toplumu ve bireyleri etkisi altına almaktadır.

· Bu durum dünya ölçeğinde durdurulamaz ve karşı konulamaz bir gelişim ve “artan güçler”dir.

· Devletler, toplumlar ve bireyler her yönden bir çevirme bir tür “atmosfer” altına alınmış gibidir.

· Tüm bu nedenlerden dolayı da GÜÇLÜ BİR ULUSAL HUKUK DEVLETİ VE İRADESİ ÖZGÜR, KİŞİLİĞİ GÜÇLÜ bireylere, yurttaşlara gerek duymalıyız.

· Bunun nasıl olabileceğini ise ciddi bir duruş ile yine biz kendimiz tek, tek ciddiye alıp araştırmalı ve düşünmeliyiz.

· “Türkiye çok daha iyi dönemlere erişecektir” diye istemde bulunup, bu hedefe yönelik gelişimimizi ve gayretlerimizi, çabalarımızı ortaya koyacağız.

. Öğretmen Gönen Çıbıkcı, 22.05.2022

“Yurt Sever Yurttaşlık” başlığını taşıyan yazımın aslına sadık kalınarak ve de tüm haklarının bende saklı olması koşulu ile www.ha-ber.com Genel Yayın Yönetmeni Sefa Doğanay’a kendi haber portalında yayınlaması için gönderiyorum.

Öğretmen Gönen Çıbıkcı, 22.05.2022

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.