0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklara böylesi bir bayramı hediye etmesinin altında çok şey yatıyor olsa da ben bunu spor alanındaki önemine değinmek isterim ve buna değinmeden geçemeyeceğim.

Ağaç yaşken eğilir ya da bükülür diye bir söylemimiz var ki! Bunu çok önemsiyorum ve bir de ayrıca Atatürk’ün ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim sözü aslında bize çok şey anlatıyor! Ben bu söze çok önem ve değer veriyorum. Konuya bu bağlamda baktığımızda tüm spor dallarında, spora başlama yaşı artık bilimsel olarakta kanıtlanmıştır ki! Çok erken yaşlarda başlanmakta ve bunun böyle olması, sporda üst düzey başarıları yakalayabilmemiz ancak böyle mümkün olabilmektedir ve tüm dünyada sporda başarılı olmuş ülkelerde bu durum hep öyledir. Bu nedenle de böyle olması artık kaçınılmaz olmuştur.

Durum böyle olunca; İlgili spor dalına uygun yeteneklerin erken yaşlarda ortaya çıkarılması o spor dalı için oldukça önem arz eder. Bunun için Amerika’yı yeniden keşfetmenin hiçbir anlamı yok bana kalırsa! Bunu yapabilecek yetenek ve kabiliyete sahip çok bilim insanımız var artık.

Ancak üzülerek söylemek isterim ki! Cumhuriyetimizin 100 yılını geride bıraktığımız bu günlerde; Çocuk ve gençlerimizde erken yaşlarda gerek yetenek arama tarama ve gerekse bulunan yetenekli çocuklarımızın sağlıklı bir şekilde eğitilerek üst düzey sporcu olmalarını sağlamada, dolayısı ile bu sporcuları eğitebilecek yine yeterli-yetenekli çalıştırıcı-antrenörlerimizin istenilen düzeyde eğitemediğimiz apaçık ortadadır yada farklı bir anlatımla; Uygun işe uygun insanı yerleştirme konusunda halen sorunlarımızın olduğunu ve kayırmacılıkla bu işi kıvırabileceğimizi üzüntü ile izlemekteyim! Aksi bir durumda 85 milyonluk bir çoğunluktan (ki çocuk ve gençler bu nüfusun büyük bir bölümünü oluşturmakta) çok daha fazla dünya ve olimpiyat şampiyonu olabilecek sporcularımız olurdu?

Bu konudaki farklı görüş ve eleştirileri saygıyla kabul edebilirim ancak bu yazıma karşı bir eleştiri getirecek olanların aşağıdaki sorulara samimi bir şekilde cevap vermesini beklerim!

Demem o ki! Ülke sporumuzun alt yapı sorunu vardır, yok diyorsanız ve mevcut durum sağlıklı diyorsanız! Hiç kuşkusuz öncelikle Futbol sporumuzda, ardından Basketbol, Atletizm, Jimnastik (ve daha bu dalları çoğaltabilirim) sporumuzda üst düzeyde spor yapan sporculara bakmanızı tavsiye ederim. Bu sporcuların neden büyük bir çoğunluğu yabancı uyruklu olduklarını ben kişisel olarak anlayamıyorum anlamak ta   istemiyorum?

Özellikle Futbol sporumuzun ulusal düzeyde başarısız olmasının altında acaba süper ligde top koşturan tüm kulüplerimizin kadrosunda yer alan yabancı sporcuların çokluğumu yatıyor? Yoksa farklı bir şekilde soracak olursak; ulusal takımımızı oluşturan sporcularımızın (Ki büyük bir bölümünü yurt dışında yetişmiş ve yurt dışında top koşturan gençlerimizin olduğunu biliyoruz, bunların dışında kalanların) yeterli düzeyde liglerimizde top koşturamamalarımı bir sorun?

Kısacası bu ve buna benzer onlarca gözle görülen sorunu buradan uzun uzun yazmakla bitiremeyiz tüm bunların altında yatan en önemli nedenlerden bir tanesini anlatmak sanırım yetecektir; Oda sorunda şudur; Bir ülkedeki nüfusun büyük bir çoğunluğunu yaptığımız modern statlara sıkıştırarak seyir sporunu desteklemek yerine o insanlara spor ya da egzersiz yapma fırsatı yaratmakla mümkün olamaz mı?  Seyretmeye karşı değilim ancak ter döken emek veren bir seyirci ile hiç spor yapmayanı aynı kefede tutmak ne kadar doğru olur?

Şayet bir toplumda spor kültürü istenilen düzeye taşınmamışsa bunun sorumlusu başta ben ve spor bilimine hizmet etmeye çalışan koca bir kitledir, kendimi bu toplumun dışında tutmadan herkesin hem spor yaparak hem de insanlara spor yaptırarak yaptıkları işten zevk almalarını sağlamak, sporu sevdirmeye çalışmak bu alanda çalışan herkesin öncelikli görevidir.

Spor kültürü belirli bir düzeye ulaşmış toplumlarda aslında ne şiddet ne de kavga gürültüye yer olmaz bu bağlamda sporda şiddet sorununu çözebilmek için sadece yasalar çıkararak değil, aynı zamanda eğitimede büyük bir ihtiyaç vardır. Bunu sağlarsak sporun ruhunu oluşturan Fair Play’e adım atmış oluruz.

En içten saygılarımla

Prof. Dr. Seyhan HASIRCI