23 NİSAN BİZE NELER DÜŞÜNDÜRMELİ?

ABONE OL
16:10 - 24/04/2022 16:10
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

.   Yeni Türkiye Devletinin kuruluşuna gidilen en önemli bir gün olan 23 nisan 1920’yi çok iyi anlamamız ve kavramamız gerekir.

.   23 nisanın içerdiği egemenlik ve bağımsızlık kavramlarını özellikle BUGÜN yine, yeniden çok iyi anlamalıyız.

.  “Ulusal egemenlik” üzerine düşünmemiz gereken bu gün bize karşılaştırmalı, eleştirel düşünmeyi sağlamalıdır.

.  Yeni Türk Devletinin kuruluşu ile ilgili araştırmalı, okumalı ve incelemeler yapmalıyız.

.  Bunları öyle iyi yapmalıyız ki 102 yıl sonra ortaya çıkan ülkenin sorunlarını ve bunların nedenlerini, yapılmış olan hataları anlayabilelim.

.  Karşılaştırmalar, açıklamalar, vurgulamalar yapılabilir, dersler verilebilir, ama şu an söylemek istediğim daha başka bir konu:

– En çok düşünüp kafa yorulması gereken soru şudur:

  • “Bir Kurtuluş Savaşı’nı dünyadaki tek örneği olarak başarı ile vermiş ve de yok olmak üzere olan bir devleti, yeniden toparlayıp, yeni bir CUMHURİYET kurmuş olan bu halk, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ün güvendiği TÜRK halkı neden bugün ve kimler tarafından, hangi hedeflere yönelik olarak parçalanmış, gruplara, hiziplere ayrıştırılmış ve de birbirine düşman hale getirilmiştir?”

.  “Tarihin en önemli bir Kurtuluş Savaşını vermiş olan Türk halkı nasıl olmuştur da şu an umursamaz ve, sorgulamaz, mücadele edemez… bir duruma gelmiştir?”

– Bir bakalım, görelim, gözlem yapalım:

– Sokaktaki insanları, TV’lerdeki olup bitenleri, çarşı, pazarda gördüklerimizi… bir gözden geçirelim….

  • İnsanlarımız ucuz tatminlere, heveslere, moda tuzaklarına, sigaraya, yırtık pantolonlara, elektronik cihazlara, rakı-balık muhabbetlerine, selfilere, nargile kahvelerine, tarikatlara, ucuz edebiyatlara kapılmış, gösteriş meraklısı, hiçbir şeyi umursamaz gibi dolaşan, toplumsal ve bireysel bir ahlaki çöküntü yaşayan, kendine ve iradesine bile sahip çıkamaz bir hale getirilmiş, … gibi gözüküyor.

– Toplumda gittikçe artan çeşitli sorunlar gündeme düşüyor:

……  Antibiyotik kullanımının artışı, genleri oynanmış yabancı tohumlar, her eline aldığın gıdanın içindeki koruyucu kimyasal maddeler, elinden kaymış gitmiş bir tarım, içilemeyecek hale gelmiş sular, içinden zehir akıtılan dereler, sezeryan ameliyatlarının artışı, özel ve çok paralı eğitim, özel ve çok paralı sağlık sistemi, genel eğitimi MİLLİ olamaması, anne ve babaların çocuklarına zaman ayıramaması, aile kurumunun içinde bulunduğu sorunlardaki artış, boşanmaların yüksek oranı, kanser, devamlı gelen zamlar, enflasyonun 100’lü sayılara gelmesi, artan işsizlik (%21.8), kredi borçları, elektriğini, gaz parasını, ev kirasını ödeyemeyen yüz binler, kapanan dükkanlardaki artış, tabandaki dar gelirlinin yoksulun nüfus içindeki oranının hızla yükselmesi, tarım ve hayvancılıkta gerileme ve ekonomide dışa bağımlılık, kamu içindeki yolsuzluk dedikoduları, geçinemiyoruz diyenlerin gittikçe artması, çocuk istismarları, öğrenci yurtlarının sorunları, kadın cinayetleri, iyi meslek edinmişlerin yurt dışına gitmek istemeleri, şiddet gören çocuklarımız, çocuk yaşta çalıştırılanlar, eğitimde eşitsizlik, anayasaya göre yönetilemeyen ülke, emeklilerin gittikçe geçim derdine düşmeleri, yakın komşularda savaş, Üniversitelerin dünya başarı sıralamasında her yıl gerilemesi, ülkeye düzensiz ve denetimsiz göçler, Türk diline sahip çıkamamak, yer altı ve yer üstü zenginlik kaynaklarının yok edilmesi ve yabancılara verilmesi…

.  “Her toplumda olur böyle şeyler, ne var bunda? diyebilirsiniz.

.  Bunların tümünün birden peş peşe ortaya çıkması zihinlere yerleştirilmesi, yaşanılır olması hep “tesadüf” mü sanıyorsunuz?

Öte yandan demokratik bir devletin yurttaşları olması gereken halk SOL-SAĞ, DEVRİMCİ-İSLAMCI-ŞERİATCI-AYDINLIKÇI-DİNDAR-ATEİST-CUMHURİYETCİ-PADİŞAHCI-MİLLİYETCİ-ULUSCU-LİBERAL-GERİCİ…. gibi bölünmelerle gittikçe “asıl” sorunlardan “uzaklaşır” olmuştur.

. Peki bu bölünen ve kendilerince hep kendi mahallelerinde bulunan bu insanlar taşıdıkları, kullandıkları kavramların anlamını ve de tarihsel rollerini ne denli bilebiliyorlar?

. En basit kavramları bile hemen, hemen hiç bilmeyen bu kitleler “kendilerine empoze” edilen sözde “kültür” algılarıyla “parça parça olmuş” ve “genel çıkarları göremez” bir halk durumuna getirilmiştir.

  • ASIL odaklanılması gereken durum ise şudur:

– Siyasi partiler ile ilgili oluşturulan tartışmalar ve konuşmalar, gündemler hep yüzeyseldir ve de sahtedir.

– Toplumda, kamuda oluşan haksızlıklar, rüşvet, vurgunlar, dolandırıcılıklar, hile, haksız kazanç gibi olayların üstü örtülüyor sanki…

.  Bu tür hukuk dışı olayları araştıracak ve halka duyuracak, soruşturmaların açılmasını isteyebilecek siyasiler, gazeteciler, kişiler yok gibi..

.  Evet haklısınız! Bu işler ile ilgilenmek çok zor!

– Tüm bunlara rağmen yine de söylememiz gerekenler şunlardır:

  • ASIL olan ulusal bağımsızlık ve üniter devlet, misak-ı millidir.
  • Bağımsızlık ve vatanına sahip çıkmaktır.
  • Onun bunun emellerine oyunlarına, tuzaklarına düşmemektir.

. Hukuk devletine ve demokratik hukuk devleti istemine yönelmektir.

  • Algı yönetimini ve arkadaki asıl oyuncuları tanımak ve bu çok güçlü oyuncuların planlarını görmek gerekir.
  • İster okuyup araştırın, isterseniz internette ya da kütüphanelerde dolaşın…

.  Yeter ki günlük “sahte gündem”lerin tuzaklarına kapılmayın.

  • Ailenize ve çocuklarınıza en baştan akılla sahip çıkın.

.  Çocukların ve gençlerin yabancı ve tehlikeli odaklara, kültürlere kapılmasına izin vermeyin.

.  “Moda-yenilik-adam olmak”… gibi kavramlar üzerinden yapılan zihin yönetim operasyonlarına karşı uyanık olmak ve kendimizi korumak durumunda olmalıyız.

.  Din istediğimizde işte İSLAM, işte kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim.

.  Herkes kendi dinsel öğretisini, bilgisini kendisi özgürce öğrenebilir, ibadetini yapabilir.

.  Bize gerekli olan uygulama şu olmalıdır:

–  OKU, bak, eleştirel düşün, sorgula, incele, öğren, doğru anla ve iyi olanı uygula.

  • Önce kendin güçlü ol, doğruyu gör, öğren ve sonra da bunları öğret!
  • Çabaların ve emeklerin her zaman doğru yönde olsun.

. Ucuz tatminlere ve heveslere, özentilere kapılma.

  • Din-siyaset-ticaret örtüsü altındaki tuzaklara kapılma.

. Dini siyasete ve ticarete tuzak olarak kullananların oyunlarını gör, tanı, uzak dur, onlara kapılma.

  • Bize kendi “ulusal davamız” ve de “ulusal bilincimiz” yön gösterecektir.

. Çağdaş uygarlık düzeyine erişebilmek için bilimde, yüksek teknolojide yer alan, pay sahibi olan, ulusal değerlerine sahip çıkabilen bir halk olmayı istemeliyiz.

.  Atatürk’ün çok önem verdiği ve üzerinde çok durduğu, bizlere emanet ettiği çocuklarımıza sahip çıkamadık.

.  Ülkemizdeki her bir çocuğun sağlıklı, eşit koşullarda yetişmesini, onurlu bir yaşam sürebilmesini, iyi bir temel eğitim alabilmesini sağlamamız gerekir iken, ne yazık ki sağlayamadık.

.  Çocuklarımızı çağ dışı oluşumlardan, her türlü sarkıntılıktan, kötü uygulamalardan, ezilip, horlanmadan ne  yazık ki koruyamadık.

.  Vatanı kurtarmanın “bugünün” çocuğuna “özen” göstermekten ve onu “korumaktan” geçtiğini hep göz ardı ettik.

.  Ulusal bayram gününde çocuklarımıza sağlıklı ve bilinçli, düzgün olanaklar sağlayarak “topluca” sevinip, onları onurlandırarak “toplu törenlerle” kutlayabilecek iken sadece “eğlence ve gülüşme” üzerine kurgulanmış etkinlikler düzenlemeye kalkıştık ve bunları da doğru ve güzelmiş gibi “kabul” ettik.

.  Değerli büyük önder, kahraman Gazi Paşa, ileriyi gören ve fikirleriyle çağ aşan, yeni bir devlet kuran Mustafa Kemal Atatürk ne desen haklısın, biz seni hiç anlamadık…

.  Bugün düştüğümüz bu durum senin değil seni anlamak istemeyen, unutturmak isteyen, içimizde ve dışarıda bulunanların ve belki de hepimizin kabahatidir.

.  Aklı, bilgiyi, fenni ve güzel ahlakı kendimize örnek alarak, çok çalışıp, övünçle kendi yolumuzda yürüyeceğimize saldık kendimizi.

.  Boş ve yararsız, aklımızı ve beynimizi tutsak alabilecek öz kodlarımızdan saptırtacak “hain tuzaklara çok çabuk düşebildik.

.  Bizi affet büyük önder, kahraman Atatürk, ne yazık ki biz tembelliği ve akılsızlığı seçmişiz.

.  Bugün yeniden durumumuzu görüp, eleştirip, gereken dersleri alıp, kendimizi düzelteceğiz, doğru yola gireceğiz.

. Bilinçle, özgür irade ve çağdaş bilgi ile, güzel ahlak ile dik durmamız bize yeterli olacaktır.

  • İzlememiz ve üzerinde çalışmamız gereken asıl rehberimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün fikirleri, ilkeleri ve onun gösterdiği yoldur.

. Bu yoldan ayrılmamalıyız.

. Kurtuluşumuz için buna mecburuz.

Öğretmen Gönen Çıbıkcı, 23.04.2022

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.